Sanığın Eşinin Yeğenine Cinsel İstismarda Bulunması

Sanığın Eşinin Yeğenine Cinsel İstismarda Bulunması

Sanığın Eşinin Yeğenine Cinsel İstismarda Bulunması


Sanığın Eşinin Yeğenine Cinsel İstismarda Bulunması

Sanığın Eşi Vefat Ettikten Sonra Dünyaya Gelen Eşinin Yeğenine Cinsel İstismarda Bulunması

Özet: Sanığın eşi vefat ettikten sonra dünyaya gelen eşinin yeğenine cinsel istismarda bulunması eyleminde mağdur arasında hısımlık kalmadığından sanık hakkında fazla ceza tayini isabetsizdir.

T.C YARGITAY 14.CD
E
: 2019/4360
K: 2020/333
K.T:13/01/2020

Özet: Sanığın eşi vefat ettikten sonra dünyaya gelen eşinin yeğenine cinsel istismarda bulunması eyleminde mağdur arasında hısımlık kalmadığından sanık hakkında fazla ceza tayini isabetsizdir.


Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle başvurunun muhtevası nazara alınıp, 5271 sayılı CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren duruşmasız yapılan incelemede dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü:

Katılan Bakanlık vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;

5271 sayılı CMK’nın 294/1. maddesinde yer alan “Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır” şeklindeki düzenleme de gözetilerek yapılan değerlendirmede, katılan Bakanlık vekilinin temyiz dilekçesinde herhangi bir temyiz sebebi göstermediği anlaşıldığından, vaki temyiz isteminin aynı Kanunun 298. maddesi uyarınca REDDİNE,

Sanık müdafilerinin temyiz istemlerinin incelenmesine gelince;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, ilk derece mahkemesinin soruşturma ile kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdiriyle anılan hükme ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı nazara alındığında yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 18/1. maddesinde resmi nikahla evlenen eşlerden biri ile diğer eşin kan hısımları arasında aynı tür ve dereceden kayın hısımlığı kurulacağı belirtildikten sonra ikinci cümlesinde kayın hısımlığının kendisini meydana getiren evliliğin sona ermesiyle ortadan kalkmayacağı kabul edilmiştir. Buna göre evliliğin ölüm, boşanma veya butlan kararı ile sona ermesi doğmuş olan kayın hısımlığını ortadan kaldırmayacak ancak evlilik bittikten sonraki dönemde eşler arasında yeni kayın hısımlığı da oluşmayacaktır. Dolayısıyla herhangi bir nedenle evliliğin sona ermesini izleyen süre içerisinde eski eşin yeni doğan kan hısımları ile diğer eski eş arasında kayın hısımlığı ilişkisi meydana gelmeyecektir.

Bu kapsamda anılan düzenlemeler göz önüne alınarak yapılan değerlendirmede mağdurenin annesi olan müşteki Zühra’nın kız kardeşi Hörü ile resmi nikahlı evli olan sanığın,

1992 yılında evliliğin ölüm nedeniyle sona erdiği, eşinin ölümünden sonraki dönemde 08.05.2000 tarihinde dünyaya gelen mağdureye yönelik işlediği cinsel istismar eylemiyle ilgili olarak Bölge Adliye Mahkemesince mahkumiyet hükmü kurulduğu sırada taraflar arasında Medeni Kanunun 18. maddesine göre kayın hısımlığı bulunmadığı gözetilmeden sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 103/1-c.1. maddesi ile belirlenen temel cezanın kayın hısımlığına ilişkin aynı Kanunun 103/3-c. maddesi ile artırılması suretiyle sonuç cezanın fazla tayini,

Kanuna aykırı, sanık müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin 14.02.2019 gün ve 2018/2820 Esas, 2019/224 Karar sayılı vaki istinaf başvurusunun kabulüyle hükmün kaldırılarak sanığın çocuğun cinsel istismarı suçundan mahkumiyetine dair kurulan hükmün 5271 sayılı CMK’nın 302/2-4. madde ve fıkrası gereğince BOZULMASINA, dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesine gönderilmesine, 13.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN