BOŞANMA SEBEBİYLE MAL REJİMİNİN TASFİYESİ NASIL OLUR?

BOŞANMA SEBEBİYLE MAL REJİMİNİN TASFİYESİ NASIL OLUR?

BOŞANMA SEBEBİYLE MAL REJİMİNİN TASFİYESİ NASIL OLUR?


BOŞANMA SEBEBİYLE MAL REJİMİNİN TASFİYESİ NASIL OLUR?

 

MAL PAYLAŞIMI NEDİR?

 

Mal rejiminin hukuki terminolojideki adı mal rejiminin tasfiyesidir. Mal rejiminin tasfiyesi;

 

Evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesi

 

Mal ayrılığına geçilmesi

 

ölüm

 

Gibi sebeplerle ortaya çıkmaktadır.

 

BOŞANMA SEBEBİYLE MAL REJİMİNİN TASFİYESİ

 

Evlilik, toplumun en küçük yapı taşı olan aile kurumuna resmiyet kazandıran çok yönlü hukuksal birliktir. Kadın ve erkek evlilikle birlikte, hayatın sosyal, hukuki, ekonomik gibi neredeyse tüm alanlarını ortak bir şekilde, birlikte faaliyet göstererek yaşarlar.

Evlilik birliği TMK'da belirtilen boşanma sebeplerinden- zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı, evlilik birliğinin sarsılması- biri veya birkaçı birlikte ortaya çıkıp; eşler boşanma konusunu gündeme aldığında çocukların velayeti, nafaka gibi ihtilaflı konuların yanı sıra mal paylaşımının da ne şekilde yapılacağı büyük bir sorundur. Boşanmada mal paylaşımına mal rejiminin tasfiyesi denilmektedir.

 

MAL PAYLAŞIMINDA EVLİLİK TARİHİNİN ÖNEMİ

 

Evliliğin hangi kanun döneminde yapıldığı mal paylaşımı noktasında önem arz eder.

 

1/1/2002 TARİHİ ÖNCESİNDE YÜRÜRLÜKTE OLAN 743 SAYILI TMK:

 

KATKI PAYI ALACAĞI

 

Yasal mal rejimi olarak "mal ayrılığı rejimi"ni kabul etmiştir. 2002 öncesinde kurulan evliliklerde alınan taşınmazlar tapuda kimin adına kayıtlı ise onun kişisel malı sayılır. Ancak taşınmaz, adına kayıtlı olmayan eşin maddi katkısı ile alınmış ise katkıda bulunduğunu ve miktarını ispatlamak suretiyle açacağı ayrı bir dava ile katkı payı alacağını talep edebilir. Katkı payı alacağını talep edebilmek için;

Resmi bir evlilik bulunmalı

Katkı, mali yani ekonomik anlamda olmalıdır.

743 sayılı TMK/ m.190:

"Koca, karısının münasip bir derecede aile masrafına iştirakini isteyebilir. İştirakin miktarında ihtilaf ederlerse her biri iştirak miktarının tespit edilmesini mahkemeden isteyebilir.

Karının bu suretle iştiraki kocanın hiçbir vakitte iade ve tazmin mükellefiyetini icap ettirmez."

 

Kanun maddesinden anlaşıldığı üzere kadının aile birliğinin devamına yönelik yapmış olduğu katkılar kocadan istenemez. Kadın, bu katkıları bir taşınmazın edinilmesi, iyileştirilmesi maksadıyla parasal olarak yapmış veya kocanın iş yerinde onun masraflarını azaltacak şekilde çalışmışsa; örneğin temizlik, yemek yaparak, muhasebeye katılarak, emeğini koymak suretiyle bu tür işlerde işçi çalıştırmasını önleyecek şekilde çalışmışsa da katkı payının varlığından söz edilebilir. Bunu haricinde ev işleri, çocuklar, aile bakımı için kadın tarafından yapılan harcamalar katkı sayılamayacaktır.

 

KATKI PAYI ALACAĞI DAVASINDA ZAMANAŞIMI

 

2002 öncesindeki malların alınmasında, adına kayıtlı olmayan eşin de maddi katkısı olmuşsa bu eş, mal ayrılığı rejiminden dolayı açacağı katkı payı alacağı davası ile katkı payını talep edebilir.

 

743 sayılı eski TMK'da katkı payı alacağı davasına ilişkin hükümlere yer verilmemiştir ancak uygulamada mal alınmasına katkıda bulunan eşin, sırf mal ayrılığı rejiminin yasal olmasından kaynaklı olarak hak kaybına uğramasını engellemek için uygulamada ve 4721 sayılı TMK'nın 5. Maddesi uyarınca:

"Bu kanun ve Borçlar Kanunu'nun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır." denilmekle TBK'nın ilgili maddesine atıf yapılmıştır.

 

TBK'nın 146. Maddesi (818 sayılı TBK /M.125) uyarınca:

"Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir." denilmektedir.

 

TMK'nın 5. Maddesi ve bu maddenin atıf yaptığı TBK'nın zamanaşımına ilişkin maddesi gereğince katkı payı alacağı davaları 10 yıllık zamanaşımına tabidir.

 

KATKI PAYI ALACAĞI DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEME

 

Bu davada görevli mahkeme aile mahkemesidir. Aile mahkemesinin kurulmadığı yerlerde asliye hukuk mahkemeleri aile mahkemesi sıfatıyla davaya bakabilir.

 

1/1/2002 TARİHİ SONRASINDA YÜRÜRLÜKTE OLAN 4721 SAYILI TMK:

 

2002 sonrası yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK;

Edinilmiş mallara katılma rejimi

Mal ayrılığı rejimi

Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi

Mal ortaklığı rejimi

Olmak üzere dört tür mal rejimi benimsemiştir. Bu bakımdan mal rejimi tasfiyesi tahdididir (sayılıdır) .

Tarafların kanunda öngörülmeyen şekilde beşinci bir mal rejimine tabi olması mümkün değildir.

TMK'nın yasal mal rejimi başlıklı 202. maddesinde;

 

"Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır. Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini kabul edebilirler."

 

Kanun metninden anlaşılacağı üzere 2002 sonrası yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK, yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimini benimsemiştir. Buna göre 2002 yılından sonra gerçekleşen evliliklerde edinilen malların hangi eş adına sicile kayıtlı olduğunun bir önemi kalmayacak; iki eş de mallara yarı yarıya ortak olabileceklerdir.

 

Burada haklı olarak akıllara şu soru gelmesi normaldir: 2002 öncesindeki medeni kanun hükümlerine göre evlenip 2002 öncesinde ve sonrasında mal edinenlerin boşanma durumunda mallarının tasfiyesi ne şekilde yapılacaktır?

 

2002 öncesinde edinilen mallar bakımından eşler mal ayrılığı rejimine tabi olacak; 2002 yılından sonra edindikleri mallar bakımındansa 4721 sayılı TMK m.203 uyarınca bir mal rejimi sözleşmesi akdetmedilerse edinilmiş mal rejimine tabi olup, yarı yarıya hak sahibi olabileceklerdir.



BOŞANMA DAVASI TÜRLERİ

 

Eşlerin evlilik birliğini sonlandırmak üzere açtıkları davalara boşanma davaları denir. Boşanma davaları anlaşmalı ve çekişmeli olmak üzere iki türlü gerçekleştirilebilir.

 

ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI

 

Anlaşmalı boşanma, eşlerin evlilik birliğini sona erdirme konusunda anlaşmaya varmak suretiyle mahkemeye başvurmalarıdır. TMK m.166/3 ' de anlaşmalı boşanmadan bahsedilmiştir:

 

"Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz."

 

Boşanmanın mali sonuçları bakımından kasıtla değerlendirilecek hususlar, maddi, manevi tazminat ve nafakadır. Mal paylaşım konusu mali sonuçlar arasında sayılmadığından taraflar bu konuda hususa varmamış olsalar bile anlaşmalı olarak boşanabilirler.

 

ANLAŞMALI BOŞANMA ŞARTLARI

 

Evlilik en az bir yıl sürmüş olmalıdır.

Boşanma için eşlerin birlikte başvurması gereklidir. Ya da eşlerden biri halihazırda boşanma davası açmışsa diğer eşin davayı kabul etmesi gereklidir.

Hakim tarafları dinlemeli ve tutanak tutmalıdır.

Hakimde tarafların anlaşmalı boşanma noktasında iradelerini hür ve serbestçe verdiklerine yönelik kanaat oluşmalıdır.

 

ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASINDA MAL PAYLAŞIMI

 

YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO: 2015/22210

KARAR NO :2017/17561

KARAR TARİHİ: 26/12/2017

 

"Tarafların karşılıklı olarak eşya ve ziynet taleplerinin bulunmadığının kabul edildiği, bunun dışındaki anlaşmanın boşanmanın fer'i (eki) niteliğindeki konulara dair olduğu, mal rejiminin tasfiyesi konusunda bir anlaşma yapılmadığı anlaşılmaktadır. TMK 166/3. Maddesi uyarınca anlaşmalı boşanma kararı için; eşlerin boşanma ve boşanmanın eki niteliğindeki hususlarda anlaşmış olmaları gerekir. Mal rejiminin tasfiyesi boşanmanın eki niteliğinde olmadığından, anlaşma gerekli değildir. Ancak anlaşma olduğu takdirde boşanmayla birlikte hüküm altına alınmasına da yasal bir engel yoktur."

 

Görüldüğü üzere mal rejimi tasfiyesine ilişkin hususlar anlaşmalı boşanma protokolünde belirtilmese de diğer hususlar açısından mutabakata varılmış ve şartları yerine getirilmiş sayılır.



Mal paylaşımı ayrı bir davanın konusunu oluşturduğundan eşler, protokol hükümlerine göre mal paylaşma davası açabilirler. Kural olarak önce boşanma davası açılmalı, boşanma hükmü kesinleştikten sonra ise mal paylaşma davası açılmalıdır. Ancak eşler boşanma davası ile birlikte mal paylaşımı davası açacak olurlarsa hakim bu durumda boşanma davasını bekletici mesele yapar. Boşanma hükmü kesinleştikten sonra mal paylaşımı yapılmaktadır.

 

ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI ŞARTLARI

 

Çekişmeli boşanma davası tarafların nafaka, velayet, tazminat konularında anlaşamadığı hususlarda gündeme gelir. Taraflar ayrıca boşanma konusunda ihtilaflılarsa da boşanmanın çekişmeli olarak süreceği söylenebilir.

 

Eşlerden biri boşanmak istiyor fakat diğer taraf buna yanaşmıyorsa davanın çekişmeli geçeceği söylenebilir.

 

Eşler boşanma iradesi konusunda anlaşmış; ancak boşanmanın hukuki sonuçları noktasında ihtilaflılarsa; örneğin çocukların velayeti kimde kalacak, nafaka miktarı ne kadar olacak, tazminat tutarı ne kadar olacak gibi..

 

ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASINDA MAL PAYLAŞIMI

 

Çekişmeli boşanma davasında mal paylaşımı boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra açılacak ayrı bir dava ile mümkündür. Taraflar boşanma davası ile birlikte mal paylaşma davasını aynı anda açacak olurlarsa hakim, boşanma davasını bekletici mesele yapacaktır.

 

MAL PAYLAŞIMINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

 

Mal paylaşımında görevli mahkeme aile mahkemesidir. Bu dava aile mahkemelerinde açılır.

Bu davayı görme konusunda yetkili mahkemelerin neredeki aile mahkemesi olduğuna ise TMK m.214'te değinilmiştir:

 

"Eşler veya mirasçılar arasında bir mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, aşağıdaki mahkemeler yetkilidir:

Mal rejiminin ölümle sona ermesi halinde ölenin son yerleşim yeri mahkemesi,

Boşanmaya, evliliğin iptaline veya hakim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme,

Diğer durumlarda davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi.



MAL PAYLAŞIMINDA ZAMANAŞIMI

 

Mal paylaşımı davası boşanma davası ile birlikte açılabileceği gibi; boşanma davasından ayrı şekilde de açılabilir. Her iki halde de mal paylaşımına boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra geçilir.

 

Mal paylaşımı davası, boşanma davası ile birlikte açılmışsa boşanma hükmü kesinleşmeli;

 

Mal paylaşımı davası boşanma davasından ayrı şekilde açılmış ise; boşanma davası, bu davada bekletici mesele yapılmalıdır.

 

Her iki şekilde de öncelikle boşanma hükme bağlanacaktır.

 

Mal paylaşımı davası boşanma davasından sonra açılacak olursa , boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine dikkat edilmelidir.

 

MAL PAYLAŞIMI KAPSAMINA NELER GİRER?

 

Mal paylaşım davası ile;

 

Katılma payı alacağı

Katkı payı alacağı

Değer artış payı alacağı

 

Talep edilebilir.

 

KATILMA ALACAĞI

 

Katılma alacağı kapsamındaki edinilmiş malvarlığının toplam değerinden, mevcut borçlar mahsup edildiğinde elde kalan değer "artık değer" olarak isimlendirilmektedir. Artık değerin yarısı üzerinde eşlerin hakkı bulunmaktadır.

Kural mal rejiminin edinilmiş mallara katılma rejimi olduğundan hareketle;

 

Edinilmiş mallara katılma rejiminde mallar kişisel mallar ve edinilmiş mallar olarak ikiye ayrılmaktadır. Her bir eşin diğerinin malvarlığına katılma konusunda kanundan doğan bir alacak hakkı bulunmaktadır. Buna "katılma alacağı" denilir. Mal paylaşımına katılma alacağı kapsamına giren mallar yani edinilmiş mallar girecektir. Eşlerin birbirlerinin kişisel malı sayılabilecek türdeki malvarlıklarında katılma alacağı hakkı bulunmamaktadır.

Katılma alacağı, boşanma sebebi zina veya hayata kast gibi bir sebebe dayanıyorsa kusurlu olan eş aleyhine azaltılabilir ya da hiç pay almaması hakim tarafından takdir edilebilir.

 

KATKI PAYI ALACAĞI

 

Yasal mal rejimi olarak "mal ayrılığı rejimi"ni kabul etmiştir. 2002 öncesinde kurulan evliliklerde alınan taşınmazlar tapuda kimin adına kayıtlı ise onun kişisel malı sayılır. Ancak taşınmaz, adına kayıtlı olmayan eşin maddi katkısı ile alınmış ise katkıda bulunduğunu ve miktarını ispatlamak suretiyle açacağı ayrı bir dava ile katkı payı alacağını talep edebilir. Katkı payı alacağını talep edebilmek için;

Resmi bir evlilik bulunmalı

Katkı, mali yani ekonomik anlamda olmalıdır.

743 sayılı TMK/ m.190:

"Koca, karısının münasip bir derecede aile masrafına iştirakini isteyebilir. İştirakin miktarında ihtilaf ederlerse her biri iştirak miktarının tespit edilmesini mahkemeden isteyebilir.

Karının bu suretle iştiraki kocanın hiçbir vakitte iade ve tazmin mükellefiyetini icap ettirmez."

 

DEĞER ARTIŞ PAYI

 

Diğer husus 2002 öncesinde mal paylaşımı davasında katkı payı alacağı durumu değerlendirilirken 2002 sonrası yürürlüğe giren kanunda bu kurum "değer" artış payı" olarak isimlendirilmektedir.

 

TMK m.227 uyarınca değer artış payı;

"Eşlerden biri, diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır.

Böyle bir malın daha önceden elden çıkarılmış olması ihtimalinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler.

Eşler , yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler."



EDİNİLMİŞ MAL- KİŞİSEL MAL AYRIMI

 

TMK m.219 uyarınca;

"Edinilmiş mal , her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir.

Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:

Çalışmasının karşılığı olan edimler,

Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,

Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,

Kişisel malların gelirleri,

Edinilmiş malların yerine geçen değerler,

 

TMK m.220 uyarınca;

 

"Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır:

Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,

Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,

Manevi tazminat alacakları,

Kişisel mallar yerine geçen değerler.

 

Görüldüğü üzere kanunda açık bir şekilde hangi tür mal ve hakların edinilmiş; hangilerininse kişisel mal kapsamında kalıp tasfiye sürecinde dikkate alınmayacağı açıkça ifade edilmiştir.

 

MAL PAYLAŞIM ORANI NASIL BELİRLENİR?

 

Edinilmiş mallara katılma rejiminde kural, malların yarı yarıya eşler arasında paylaşılmasıdır. Ancak boşanma sebebine göre hakimin takdir yetkisi devreye girebilecektir. Boşanma, zina veya hayata kast sebebi ile gerçekleşmişse mal paylaşımı davasında hakim kusurlu olan eş aleyhine daha az pay alacak şekilde veya hiç pay alamayacağı şekilde mal rejimini tasfiye edebilir.

 

BOŞANMA DAVASI AÇILMADAN MAL KAÇIRMAK AMACIYLA YAPILAN TASARRUFLARIN DURUMU

 

Dava açılmadan önce eşlerden biri diğerinden mal kaçırmak maksadıyla tasarrufta bulunabilmekte; üzerinde bulunan sicile kayıtlı taşınır veya taşınmazları bağış veya satış işlemleri yoluyla elden çıkarma yoluna gidebilmektedir. Böyle durumlarda hakim davanın açıldığı tarihten 1yıl öncesine kadar yapılmış haksız nitelikli tasarrufları mal rejimi tasfiyesine dahil edebilmektedir. Daha açıklayıcı olmak gerekirse bu mallar hiç elden çıkarılmamış gibi sürece dahil edilebilir.

 

EVİN DURUMU

 

Mal paylaşımlarında akla ilk gelen konut nitelikli olan taşınmazın, yani evin durumunun ne olacağıdır. Genellikle ev de yasal mal rejimi kapsamında evlilik birliğinde alınmışsa ortak olarak paylaşıma konu olacak ve edinilmiş mal kapsamında sayılacaktır. Ancak toplumsal örf ve teamüllerince bu ev düğünde özellikle bir eşe takılan altınlarla alınmışsa bu ev kişisel mal sayılır ve kendisine altın takılan eşe ait olduğundan mal paylaşımına dahil edilmez. Yine evlilik birliğinde bir eşe miras olarak evin kendisi kalmış olabilir ya da miras kalan para ile ev alınmış olabilir. Bu durumda da bu evin kendisine miras kalan eşin kişisel malı sayılacağının ve mal paylaşımına konu edilemeyeceğinin kabulü yerindedir. Ev eğer evlilik birliği kurulmasından önce eşlerden biri tarafından alınmışsa yine mal rejimi tasfiyesinde hesaba katılmaz.

 

EV EŞYALARININ DURUMU

 

Ev eşyaları konusunda dikkat edilmesi gereken, ev eşyalarının kullanımının kimde olduğudur. Eşlerin sadece kendilerinin kullanımının mümkün olduğu türdeki eşyalar kişisel mal sayılır. Örneğin kozmetik ürünleri, makyaj malzemeleri sadece kadının kullanımına özgüdür ve onun kişisel malıdır. Traş makinası gibi erkeğe özgü eşyalar da erkeğin kullanımına tahsis edildiğinden bu ve bunun gibi eşyalar da erkeğin kişisel malıdır.

Bunun dışında ortak kullanılan beyaz eşya, koltuk takımı, yatak odası gibi mobilyalarsa ortak mal sayılır ve paylaşıma dahil edilir. Eğer bu eşyaların tamamı veya bir kısmı sadece bir eşin satın almasıyla ortak kullanıma dahil edilmişse mahkemeye sunulacak faturalar yardımı ile bu durum ispatlanabilir.

 

ŞİRKETİN PAYLAŞILMASI

 

Evlilik birliği kurulmadan önce eşlerden birine ait bir şirket bulunuyorsa, bu şirkete ait hisseler o eşin kişisel malı sayılacağından diğer eşin bu hisseler üzerinde kanundan kaynaklanan katılma alacağı bulunmamaktadır. Ancak şirket hisseleri evlilik birliği devam ettiği sürece değer kazanmışsa diğer eş, bu değerlerin yarısını isteyebilir. Şirket evlilikten sonra kurulmuşsa şirket hisseleri edinilmiş mal kapsamında değerlendirileceğinden mal paylaşımında tasfiye edilecektir. Burada dikkat edilecek husus şudur: mal rejiminin tasfiyesinde diğer eş şirket hisselerine sahip olmaz; şirket hisselerine karşılık gelen bedel kendisine ödenecektir.

Şirketin ödenmeyen kar payının yarısı oranında diğer eşin katılma alacağı hakkı bulunmaktadır.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN