NAFAKA YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ İHLAL SUÇU VE CEZASI
I. SUÇUN TANIMI
Suçun tanımını yapacak olursak, nafaka yükümlüsünün, nafakaya ilişkin mahkeme kararının kendisine yüklendiği borç konusu olan ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi, yani nafaka ödeme
yükümlülüğüne kısmen veya tamamen uymamasıdır. Suçun yaptırımından daha sonra ayrıntılı bir şekilde açıklayacağız fakat İİY m. 334/1'e göre "üç aya kadar tazyik hapsi"dir.
II. SUÇUN UNSURLARI
A. Suçun Maddi Unsurları
1. Fail ve Mağdur
Nafaka yükümlülüğünü ihlal suçunda suçun faili, mahkeme kararı ile nafaka yükümlüsü kılınan kişidir. Suçun mağduru ise yine mahkeme kararı ile lehine nafaka hükmedilen alacaklıdır.
2. Suçun Oluşması İçin Gereken Koşullar
Suçun oluşabilmesi için kısaca mahkeme kararı ile belirtilen tarihlerde, yine mahkeme kararıyla belirlenen nafaka borcunun ödenmemiş olması gerekmektedir.
Nafakanın ödenmesine ilişkin bir mahkeme kararının bulunması ve nafakanın hukuken devam ediyor olması gerekir.
Bu duruma örnek verecek olursak, eşe ve çocuklara hükmedilen tedbir nafakası, boşanma ilamının kesinleşmesiyle birlikte son bulup, iştirak ve yoksulluk nafakasına dönüşür. Bu yüzden boşanma ilamı kesinleştikten sonra, nafaka borçlusuna karşı bu nafakanın ödenmemesi sebebiyle ceza verilmez
Nafaka ödenmesine ilişkin verelin karar, ara karar veya son karar niteliğinde olabilir.
Nafakanın, yasada gösterilen nafaka türlerinden birine ilişkin olması gerekir.
Yasa da gösterilen nafaka türlerine, yoksulluk nafakası, eş ve çocuklara ödenen tedbir nafakası, çocuklar için ödenen iştirak nafakası vb. Gibi nafakalar yasada gösterilen nafakalara örnek gösterilebilir.
Mahkeme kararında belirtilen nafakanın tahsili için icra takibinin başlatılması ve nafaka borcunun ödenmesine dair ödeme veya icra emrinin borçluya tebliğ edilmesi gerekir.
Borçlu yerine vekile yapılan tebligatta suç oluşmaz. Ayrıca alacaklı bir ilama dayanıyorsa ilamlı takip yapması gerekmektedir.
Borçlunun kararda yazılı ödeme koşullarına uymaması, aylık nafakaya hükmedilmesi durumunda ödeme veya icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık cari nafaka borcunun bulunması ve bu borcun ödenmemesi gerekir.
Suçun oluşabilmesi için şikayetten önce, mahkemenin aylık nafakaya hükmetmesinden sonrasında en az bir nafakanın ödenmemiş olması gerekmektedir. Suçun oluşması en az bir aylık nafaka borcunun doğması ile suç oluşur.
Ancak burada kanun koyucu şöyle bir düzenleme getirmiştir. Nafaka yükümlülüğünün
Borçlu sanık tarafından nafakanın kaldırılması veya azaltılması hususunda açılmış bir dava varsa bu dava dosyasının getirtilerek borçlunun ileri sürdüğü nedenlerin incelenmesi gerekir.
Tedbir nafakası karar tarihinden itibaren, yoksulluk nafakası ise boşanma karar hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren muaccel hale gelir
Nafaka yükümlülüğünün ihlal suçunun oluşabilmesi için takibin şekline göre icra veya ödeme emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş ve ödenmemiş en az bir nafaka borcunun bulunması gerekir. Yani icra veya ödeme emri tebliğ edildikten sonra, şikayet tarihinden geriye dönük olarak en az bir aylık nafaka borcunun doğması ile suç oluşur. Ancak şikayet tarihinden geriye doğru ödenmeyen 3 aylık nafaka borcu da şikayete konu edilebilecektir. Yani alacaklı, borçlu sanığın ödemediği tüm ayları değilde yalnızca şikayet tarihinden geriye doğru ödenmeyen üç aylık nafaka borcunu şikayet edebilir.
Burada nafaka alacaklısının menfaati için tanınan şöyle bir hak mevcuttur: Nafaka alacaklısı, nafakanın yükümlülüğünü ihlal sebebiyle şikayet etmişse, şikayet tarihinden sonra muaccel olup, ödenmeyen bütün aylık nafaka alacakları için yeni şikayette bulunabilir.
Yargıtay'ın uygulamasına göre, birikmiş nafaka alacağı, adi alacak hükmünde olup, bu nitelikte nafaka alacağının ödenmemesi suç oluşturmaz. Ödeme veya icra emrinin tebliğ edildiği tarihe dek birikmiş nafaka alacağı, adi alacak hükmündedir. Ancak icra veya ödeme emrinde BİRİKMİŞ NAFAKA ALACAĞININ YANINDA, TAKİP TARİHİNDEN İTİBAREN DEVAM EDEN HER AY İÇİN İŞLEYECEK NAFAKANIN DA ÖDENMESİ İSTENİLMİŞSE BU AYLAR YÖNÜNDEN SUÇ OLUŞUR.
Burada kafaları karıştıran bir duruma da açıklık getirmek istiyoruz. Nafaka yükümlülüğünü ihlal suçundan dolayı, nafaka borçlusunun cezai sorumluluğu hangi tarihten itibaren başlar? Bu sorunun cevabına şu şekilde açıklık getirmiştir. Yargıtay'a göre, BİR AYLIK ÖDEME SÜRESİNİN BAŞLANGIÇ TARİHİNİN TESPİTİNDE İCRA VEYA ÖDEME EMRİNİN TEBLİĞ TARİHİNİN ESAS ALINMASI GEREKİR. Yani Yargıtay cezai sorumluluk için mahkeme kararındaki başlangıç tarihi değil icra veya ödeme emrinin tebliğ tarihini esas almaktadır.
Yukarıda bahsettiğimiz durumu bir örnek ile açıklayacak olursak: İcra emri sanığa 15.03.2015 tarihinde tebliğ edilmişse, nafaka borcu o ayın belirtilen gününde başlayacak olup, ( somut olayımıza göre 15.03.2015) bu ayı takip eden her ayın 15. Gününe kadar bir ay içinde ödenmiş olması gerekmektedir. Buna göre 15 Mart gününde başlayan nafaka yükümlülüğünün ilk aylık ödemesi, 15 Mart 2015 - 15 Nisan 2015 tarihleri arasında ödenmesi gerekir.
B. Suçun Manevi Unsuru
Nafaka yükümlülüğünü ihlal suçu yalnızca kasten işlenebilecek bir suç olup, tasarlamanın varlığına ihtiyaç duyulmadığı gibi amaç veya saikin de bir önemi yoktur.
III. Suçun Özel Görünüş Biçimleri
a. Teşebbüs
Nafaka yükümlülüğünü ihlal suçu teşebbüse elverişli değildir, çünkü bu suç ödemenin yapılmadığı anda tamamlanır. Yargıtay'ın son uygulamasına göre, suç tarihi şikayetin gerçekleştiği tarihten geriye doğru bir aylık nafaka alacağının muaccel olduğu tarihtir.
b. İştirak
Bu suç iştirak bakımından bir özellik göstermez.
c. İçtima
Nafaka yükümlülüğünü ihlal suçunda fikri içtima, zincirleme suç veya bileşik suç hükümleri uygulanmaz. Keza bu suçun yaptırımı hapis veya adli para cezası olmadığı için, bu suçlar için düzenlenen içtima hükümleri, icra iflas suçları bakımından uygulanmaz.
IV. MUHAKEME VE ZAMANAŞIMI
İcra ve iflas suçlarının genelinde olduğu gibi, nafaka yükümlülüğünü ihlal suçundan dolayı da suçun kovuşturması şikayet yoluyla yapılır. Şikayet hakkı nafaka alacağının ödenmediğinin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her durumda eylemin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer. Burada bir bilgiyi de sizinle paylaşmak isteriz. Şikayet süresi zamanaşımına uğradıktan sonra yapılan şikayetlerde davanın reddi değil şikayet hakkının düşmesi söz konusu olmaktadır.
Davetiyenin çıkarılmasına ilişkin dikkat edilmesi husus ise şudur: Boşanma veya boşanmadan bağımsız olarak açılan nafaka davasında verilen kararın kesinleşmesi ile borçlu sanık ile varsa vekili arasındaki vekalet ilişkisi de sona erer. Sanık ile vekili arasındaki vekalet sözleşmesinin devam ettiğine ilişkin herhangi bir belge yoksa duruşma gün ve saatini bildiren davetiyenin sanığa çıkarılması gerekir. Aksi takdirde borçlu sanığa ulaşmayan davetiye, sanığın savunma hakkını kısıtlar.
V. SUÇUN YAPTIRIMI
Suçun yaptırımı "üç aya kadar tazyik hapsi"dir. (İİY m. 344/1)
Hapis uygulamasına başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilse yani mevcut nafaka borcu ödenirse, borçlu tahliye edilir.
İİY m. 354/son : "Nafaka alacaklarına ilişkin takipler hariç, alacak miktarı Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından her yıl belirlenen aylık en yüksek brüt asgari ücret
tutarının altında kalan takiplerde bu Kanunda öngörülen disiplin ve tazyik hapsi uygulanmaz.
"
Suçun yaptırımı "tazyik hapsi" olduğundan bu suçta seçenek yaptırımlara çevirme, hapis cezasının ertelenmesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi hükümler uygulanamaz. Keza söz konusu hükümler yaptırımı adli para veya hapis cezası olan suçlarda uygulanabilir.
Son olarak İcra ve İflas Kanununda bu suç için bir dava zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Yani bu suçtan dolayı her zaman dava açılabilecektir. Fakat ceza zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Ceza zamanaşımı süresi iki yıldır. İcra mahkemesinin verdiği tazyik hapsine ilişkin karar, kesinleştiği tarihten itibaren iki yıl geçtikten sonra yerine getirilmez. (İİY m. 354/2)