Çocuk Koruma Kanunu

Çocuk Koruma Kanunu

Çocuk Koruma Kanunu


ÇOCUK KORUMA KANUNUÇocuk Koruma Kanunu

Resmî Gazete Tarihi: 15.07.2005 Resmî Gazete Sayısı: 25876

ÇOCUK KORUMA KANUNU

 Sosyal inceleme

Madde 35- (1) Bu Kanun kapsamındaki çocuklar hakkında mahkemeler, çocuk hâkimleri veya Cumhuriyet savcılarınca gerektiğinde çocuğun bireysel özelliklerini ve sosyal çevresini gösteren inceleme yaptırılır. Sosyal inceleme raporu, çocuğun, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin mahkeme tarafından takdirinde göz önünde bulundurulur.

Resmî Gazete Tarihi: 24.12.2006 Resmî Gazete Sayısı: 26386

ÇOCUK KORUMA KANUNUNUN UYGULANMASINA İLİŞKİN USÛL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK

Sosyal inceleme talebi, yaptırılması ve değerlendirilmesi

MADDE 20 – (1) Kanun kapsamındaki çocuklar hakkında mahkemeler, çocuk hâkimleri veya Cumhuriyet savcılarınca gerektiğinde çocuğun bireysel özelliklerini ve sosyal çevresini gösteren inceleme yaptırılabilir. Soruşturma ve kovuşturma aşamalarında çocuğun, veli veya vasisi ya da müdafi veya bu kimselerin avukatları da mahkeme veya çocuk hâkimine müracaat ederek çocuk hakkında sosyal inceleme yapılmasını talep edebilirler.

(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş onbeş yaşını doldurmamış bulunan çocuklar ile onbeş yaşını doldurmuş ancak onsekiz yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin işledikleri fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından sosyal inceleme yaptırılması zorunludur.

T.C. YARGITAY CEZA GENEL KURULU

  1. 2018/14-493 K. 2020/60 T. 6.2.2020
  • BEDEN VEYA RUH SAĞLIĞINI BOZACAK ŞEKİLDE ÇOCUĞUN NİTELİKLİ CİNSEL İSTİSMARI SUÇU ( Olayın Üzerinden Üç Yıl Kadar Uzun Bir Süre Geçtikten Sonra Adli Mercilere İntikal Ettirildiği - Mağdurenin Kollukça Alınan İfadesinde Sanığın Cinsel Organını Ağzına Soktuğunu Belirtmesine Karşın Duruşma Esnasında Olayın Hayal Ürünü Olduğunu Söylediğinden Beraat Kararı Verileceği )
  • ÇOCUĞUN NİTELİKLİ CİNSEL İSTİSMARI ( Beden veya Ruh Sağlığını Bozacak Şekilde - Dosyada Yer Alan Not Defterinde ( Günlük ) Olayın Gerçekleşme Şekline Yönelik Hiçbir İbarenin Bulunmadığı/Kaldı Ki Günlük Olarak Adlandırılan Bu Not Defterinde Mağdurenin Duygularından Başka Olayın Gerçekleşme Biçimine İlişkin Bir Bilginin Yer Almaması Nedeni İle Beraat Kararı Verilmesi Gerektiği )
  • ÇELİŞKİLİ ANLATIM ( Olayın Üzerinden Üç Yıl Kadar Uzun Bir Süre Geçtikten Sonra Adli Mercilere İntikal Ettirildiği - Mağdurenin Kollukça Alınan İfadesinde Sanığın Cinsel Organını Ağzına Soktuğunu Belirtmesine Karşın Duruşma Esnasında Olayın Hayal Ürünü Olduğunu Söylediğinden Beraat Kararı Verileceği/Beden veya Ruh Sağlığını Bozacak Şekilde Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı Suçu )

5237/m.103

ÖZET : Dava; beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna ilişkindir. Olayın üzerinden üç yıl kadar uzun bir süre geçtikten sonra adli mercilere intikal ettirilmesi, mağdurenin kollukça alınan ifadesinde parkta oynarken yanına gelen sanığın kendisini bir depoya götürüp gözlerini kapattırdıktan sonra cinsel organını ağzına soktuğunu belirtmesine karşın sanığın cinsel organını görmediğini, bunu gözlerini açtığında şortunu yukarı çekmesinden dolayı tahmin ettiğini, eylemin yaklaşık bir saat kadar sürdüğünü beyan etmesine karşılık duruşma esnasında olayın hayal ürünü olduğunu söyleyerek çelişkili anlatımlarda bulunması, tanığın üç yıl kadar önce mağdurenin, sanığın oğlunu oyun oynamaya çağırmak için evlerine gittiğinde gelen sesler üzerine indiği depoda sanığın kendisinin kollarından tutarak zorla cinsel organını ağzına soktuğunu söylediği şeklindeki anlatımının mağdurenin iddiasına konu olay örgüsünden farklı olması, şikâyetçinin kollukta sanığın böyle bir şey yapabileceğini düşünmediğini, mahkemede mağdurenin başından geçen olayları bazen abartarak ya da olmadığı hâlde olmuş gibi anlatabildiğini belirtmesi, keza şikâyetçinin da aşamalarda sanığın böyle bir şey yapabileceğini düşünmediğini ve mağdurenin beyanlarının doğru olamayacağı kanaatinde olduğunu ifade etmesi, ( mağdurenin kolluktaki ifadesinde olayın bir Cumartesi veya Pazar günü meydana geldiğini ve sanığın kendisini bir komşularının evinin altındaki depoya götürdüğünü söylemesine karşın duruşmada sanığın kendisini kendi evinin deposuna götürdüğünü beyan etmesi, ) yine tanığın mağdurenin kendisine olayın üçüncü sınıftayken okuldan çıktıktan sonra meydana geldiğini anlattığını belirtmesi, bu minvalde olayın gerçekleşme yeri ve zamanına ilişkin de netlik bulunmaması, dosyada yer alan not defterinde ( günlük ) olayın gerçekleşme şekline yönelik hiçbir ibarenin bulunmaması, kaldı ki günlük olarak adlandırılan bu not defterinde mağdurenin duygularından başka olayın gerçekleşme biçimine ilişkin bir bilginin yer almaması, Üniversite Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen raporda algısının ve belleğinin bozuk, dikkatinin dağınık olduğu hususlarına yer verildikten sonra klinik görüşmede öykünün yetersiz ve çelişkili olduğu belirtilerek mağdurenin dava dosyası ile tekrar gönderilmesinin talep edilmesi ve tüm aşamalarda atılı suçları işlemediğini belirten sanık savunmasının aksine bir delil bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığın mağdureyi yiyecek vereceğinden bahisle bir depoya götürerek cinsel istismarda bulunduğuna dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, bu şekilde sanığın atılı suçlardan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesinin isabetli olmadığı kabul edilmelidir.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN