ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ


ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

KAYSERİ AİLE MAHKEMESİ SAYIN YARGIÇLIĞINA


DAVACI:

 
VEKİLİ:Av. Gizem Gül Uzun 

 

DAVALI:

DAVA KONUSU:Evlilik birliğinin temelinden sarsılması, hayata kast, pek kötü muamele nedeniyle boşanma

 

ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ
AÇIKLAMALAR:


Müvekkil ile davalı ............. tarihinde nişanlanmış olup, ................. tarihinde ise nikah akdini gerçekleştirmişlerdir. Davacı ile davalının düğünleri ise ................... tarihinde olmuştur. Bu evliliklerinden 2020 doğumlu ..................... isimli kızları bulunmaktadır.


ÖNCELİKLE MÜŞTEREK ÇOCUĞUN VELAYETİNİN TEDBİREN TARAFIMIZA VERİLMESİNİ TALEP EDERİZ.Dava dilekçemizin ilerleyen kısımlarından anlaşılacağı üzere müvekkil için evlilik birliği çekilmez hale gelmiş olup gerek davalının ailesinin müvekkilin özel hayatına ve evlilik yaşantılarına müdahalesi ve davalının bunlara sessiz kalması, davalının davranış bozuklukları, agresif davranışları gerek ise davalı eşin sürekli olarak müvekkil ve ailesine yönelik hakaret ve aşağılayan küçük görmek gibi davranışlarda bulunması, müvekkili darp etmesi ve bu fiillerini müşterek çocuğun yanında da çekinmeden sergilemesi nedeniyle TMK m. 169 gereği müşterek çocuk ....................'nın velayetinin işbu boşanma davası süresince geçici olarak ve dava sonuçlandıktan sonra kesin olarak müvekkil davacıya verilmesini talep ederiz.
DAVALI KUSUR VE DAVRANIŞLARIYLA EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELDEN SARSILMASINA VE ORTAK YAŞAMIN TARAFLAR İÇİN ÇEKİLMEZ HALE GELMESİNE NEDEN OLMUŞTUR.Müvekkil davalı ile staj yapmaktayken ....................... tarihinde tanışmışlardır. Arkadaşlık ilişkisi başladıktan sonra davalı evlilik için müvekkili zorlamış ve bir çok konuda ikna ederek evlenip.........................'ya yerleşme konusunda müvekkile psikolojik baskı uygulamıştır. Müvekkil ne olduğunu anlamadan, detaylı araştırma yapmadan davalının oldu bittiye getirmesiyle evlilik teklifini kabul etmek zorunda kalmıştır. Hatta müvekkil stajını bile Kayseri'de tamamlayamamış, ruhsatını .......................... Barosundan almıştır. Davalının annesi müvekkil ile tanıştığı günden itibaren onu kendisine adeta rakip olarak görmüş, tanıştıktan sonra ilk haftadan itibaren ileri geri olur olmaz şeyler konuşmuştur. Müvekkil Kayseri'de staj yaparken iş yerinde müvekkili aramış ve "..................’ya gel, bir an önce iş ara, kendi harçlığını kendin çıkar, hiç olmazsa bari kimseye yük olma" diyerek müdahale etmeye başlamıştır ve davalının ailesinin müvekkil özel hayatına ve kararlarına, evlilik yaşantılarına, yediklerine, içtiklerine, oturduklarına, kalktıklarına neredeyse yaşamın tüm alanlarında müdahil olmuşlardır. Müvekkil bunu duyunca şok olmuş ve o dönem nişanlısı olan davalıyı aramıştır. Davalı ise nişanlılık dönemi müvekkili yanındaymış gibi göstermiş ama daha sonra müvekkil davalının da annesi ve babasının talimatları dışında hareket etmediğini, edemediğini anlamıştır. Müvekkilin davalının annesi ile aralarında geçen bu tarz konuşmalara müvekkilin arkadaşı da şahit olmuştur. Bu konu tanık beyanlarıyla ispat edilecektir.


Davalının annesi memur emeklisi olması sebebiyle .............'da herhangi bir sosyal çevreye sahip olmadığı için ve akrabalarından da uzak olduğu için can sıkıntısından sürekli olarak müvekkili arayarak görgüsüzce konuşmalar yapmıştır. Davalı ve ailesi konuşmalarında ve davranışlarında öncelikli ve tek konu olarak paraya önem vermişler, Müvekkilin işiyle alay ederek "Sen kolumda altın bileziğim var deme, artık kolunda gümüş bilezik bile yok, avukatlık artık bitti, aklın varsa kurum avukatı ol" demiştir. Akabinde eşya konuşmaya geçmiş müvekkili baskı altına almaya çalışmış, o dönem müvekkil eşini sevdiğinden ses çıkarmamıştır. Hatta müvekkil davalıya "Ben senin annenle yapamam, çok kırıcı konuşuyor, yol yakınken vazgeçelim" demiş, sonra davalı hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamış ve müvekkili bir şekilde ikna etmiştir. 
Davalının annesi nişanlılık süreci boyunca müvekkili sadece para, mal mülk konuşmak, ailesinin maddi durumu ile ilgili detaylı sorular sorarak huzursuz etmiştir. Müvekkil sürekli olarak ailesinin gelir seviyesinin ve kaç tane evleri olduğu konusunun sorulması ve tüm konuşmaların parasal konularda olmasından huzursuz olmuştur.


Nişandan önce müvekkile "Sakın pahalı kuaför seçme, ödeyemem, ayrıca sen tek gel, yanında da kimseyi getirme" diyerek müvekkile sürekli baskı uygulamıştır. Müvekkil sırf yüz göz olmamak ve huzursuzluk çıkmasın diye ekonomik bir kuaför seçmiş, nişan makyajını dahi kendisi yapmıştır. Hatta müvekkilin nişan elbisesini dahi babası almıştır. 
Davalının annesi nişanda yüzükler takılmaya on dakika kala müvekkilin odasına girerek "Dış çekimde ayrı kıyafete gerek yok, gelinlik alırız onu giyersin, yazık günah, bir de bunu mu ödeyeceğim" diyerek mutlu olması gereken bir günde üzülmesine sebep olmuştur. Müvekkile sürekli olarak baskı uygulamıştır. Müvekkil gerçekte anlayışlı biri olup; kendisine bunların alınmamasını, yapılmamasını dert edecek biri olmamasına rağmen yüzükler takılmadan hemen önce bunun söylenmesi ve dış çekime aylar varken bunun hesabının yapılması müvekkilin garibine gitmiştir. Davalının annesinin bu konuşmalarına müvekkilin kuzenleri ................. ve ....................da tanık olmuştur.


Davalının annesi her konuda problem çıkarmaya devam etmiş. Müvekkilin ev eşyalarının alışverişinden önce müvekkilin ailesi ''biz her şeye ortak oluruz, yarı yarıya her şeyi alalım'' demesine rağmen davalının annesi ''Afyon adetinde sadece salon takımını erkek tarafı alır'' diyerek kavga çıkarmıştır. Buna rağmen müvekkilimin ailesi sırf kızlarının mutluluğu için ............... Gizerler Alışveriş Merkezinden alınan beyaz eşyaya, salon takımına, oturma odası grubuna ve evdeki tüm teknolojik aletlerin satış bedelleri yarı yarıya ödenmiştir.


Bütün bu olanların üzerine davalının annesi, davalı ve davalının babası eve gelince yine yalan yanlış şeyler anlatmıştır. 300 liralık kuaför parası için sözde çok değer verdiği oğlunun eşine iki günde dünyayı dar etmiştir. Gelinine üç kuruşun hesabını yapan kayınvalide sırf insanlara gösteriş olsun diye düğünü .......................... Otelde yapmıştır. Geliniyle kuruş hesabı yapmasına rağmen düğünde şov yapmak için ..............'nın en pahalı düğün mekanlarından birini seçmiştir.
Ev eşyaları alındıktan sonra müvekkil ve ailesi Kayseri’ye dönmek üzere yola çıkmışlardır. Müvekkil ailesini üzmemek için ailesinden habersiz davalıyı aramış ve "Eşyalar alınırken annen neden kavga çıkardı, ben artık çok üzülüyorum" demiştir. Ertesi gün ise davalı müvekkile "babam senin kendisini aramanı istiyor" dediğinde davalının babası müvekkili arayıp ‘"Sen bir daha benim oğlumu üzersen karşında beni bulursun, akıllı ol, canımı sıkma" demiştir. Müvekkil ise "Siz beni tehdit mi ediyorsunuz, bu ne biçim konuşma, rica ediyorum" demiştir.


Davalı müvekkili arayarak "Ben senin arkandayım, lütfen bizden vazgeçme, sana çok aşığım, beni terk edersen öldü bil, seni çok seviyorum" diyerek onu ikna etmeye çalışmış, müvekkil bu süreçte kaygıları artınca davalı müvekkile ''ailem yüzünden huzursuz olursak ve onların bu tavırları, hareketleri devam ederse ayrı şehre taşınırız '' diyerek söz vermiş ve müvekkili bu konuda kandırmıştır.


Nikah günü taraflar akşam yemeğe çıktıklarında davalının annesi yine rahat durmamış, yemek boyunca sürekli arayarak tarafları rahatsız etmiştir. Davalı annesine "merak etme, birazdan geleceğiz, birazdan evde olacağız" demesine rağmen davalının annesi POLİSİ ARAMIŞ ve KAYIP İHBARINDA bulunmuştur. Davalı nikah gününde araç sahibi olmadığından babasından arabayı ödünç almış ve bunun üzerine de müvekkilin kayınvalidesi polise arabanın plakasını da vermiş ve kaza kaydı olup olmadığını sormuştur. Davalının annesi davalı ve müvekkili öyle bir telaşlandırmıştır ki eve gelene kadar defalarca kaza yapacak olmuşlar ve davalı son anda kurtarmıştır. Müvekkil bunu duyduğunda şok olmuş, bunun gerçek olup olmadığını davalıya sormuştur. Davalı ise "Annem evham hastası, ulaşamayınca ortalığı ayağa kaldırır, daha önce polisi aradı, ben tek çocuk olduğum için kafayı sürekli bana sarıyor, keşke bir kardeşim olsaydı, bu durumdan utanıyorum, Allahım beni neden tek yarattın" demiştir. 


Nikah tarihinden sonra müvekkil davalının ailesiyle aynı evde kalmıştır. Zira o sırada düğün için gitmekte oldukları dans kursu vardır. Dans kursuna da ............’da gittiklerinden ötürü müvekkil davalının ailesinin evinde kalmak zorunda kalmıştır. Ayrıca müvekkil o sırada ............’da davalının ailesinin psikolojik baskılarından ötürü iş aramak zorunda kalmıştır. Müvekkil ............. yazının sıcağında aylarca iş aramasına rağmen iş bulamamıştır. Bunun üzerine davalının annesi nikah akdinin gerçekleşmesinden de cesaret alarak oğlunun olmadığı yerde hepten hiddetlenmiştir. Müvekkile "Aklın varsa git çalış, benim canımı sıkmayı hiç istemezsin" demiştir. Müvekkil bu sözlerin üzerine günlerce ağlamıştır. Ancak davalının annesi o kadar politik ve sinsi davranmıştır ki söylediği tüm kötü sözleri gündüz oğlu ve eşi işe gittiğinde söylemiş olup, akşam oğlunun yanında gelinine sözde iyi davranarak rol yapmıştır. Nikah gününden dört gün sonra evde yine "Kuaföre kendiniz gidin, kız kardeşini de seni de götürmek istemiyorum, hele o annen hiç gelmesin" diyerek kavga çıkarmıştır. Müvekkil bu çirkin konuşmalara daha fazla devam etmek istemiyorum diyip dışarı çıkacağı zaman ise müvekkile tokat atmıştır. Müvekkili kollarından tutup hırpalayarak evinin salonuna fırlatmıştır. Müvekkil ağlamaya başlayınca "Senin o Kayseri’deki kınana gelmeyeceğim, Kayserili yobazlar, yarın öbür gün kapanıp bir de başıma bela olursun sen, oğlum seni nereden buldu" diyerek müvekkilimi sözleriyle rencide etmiştir.


Bunun üzerine müvekkil fenalaşmış ve nefes almakta güçlük çekmiştir. Ancak davalı hiçbir şekilde yardım etmemiştir. Yardım etmediği gibi "geberirsin inşallah" diyerek beddualar etmiştir. Tüm bu eylemlerini artık nikah akdinin gerçekleşmiş olmasına bağlamıştır. "......................................" demiştir. Davalının babası ilk başta eşine sinirlenmiştir. "Kızım sen ne yapmaya çalışıyorsun, amacın ne, kınaya gelmemek olur mu hiç" demiştir. Ancak davalının annesi hiçbir surette kendisini mahçup hissetmemiş, bağırmaya devam etmiştir. Afyon'dan misafirleri geleceği için kınaya gelemeyeceğini ve masraf etmek istemediği için de kınaya gelemeyeceğini belirtmiştir. Bunun üzerine de davacı sinirlenerek "............................................." demiştir. Bunun üzerine davalının babası adeta çıldırmışçasına davacının üzerine yürüyerek ve göz bebeklerini bir psikopat gibi büyüterek ve dişlerini sıkarak "Ben düğün yapacağım, sen gelmeyeceksin öyle mi! Oğlum çabuk seçimini yap! Anne baba bulunmaz ama eş çok bulunur, sen tek çocuksun bizi bırakamazsın!" demiştir. Davacı kendisini balkona zor atmış, nefes darlığı yaşamaya başlamış ve nasıl bir aileye düştüğünü sorgulamıştır.
Davacı kaçıp Kayseri’ye gitmeye çalışmış ancak davalı ve davalının babası yapılanın yanlış olduğunu, bir daha tekrarlanmayacağını belirterek davacının gitmesine engel olmuşlar, üstelik davacıyı ağlamaktan şişen gözleriyle ertesi gün dış çekime zorla götürmüşlerdir. Dış çekim fotoğraflarında da gerek davalının gerek müvekkilin ağlamaktan şişmiş olan gözlerinden bu durum anlaşılacaktır. Davalının annesi sırf etrafa rezil olmamak için yalandan özür dilemiştir. Davalının babası ise erkek annelerinin bu dönemlerde oğlunu paylaşamadığını, tuhaf davrandığını, bu durumun geçeceğini söylemiştir. Davalının babası müvekkile ''................... hanım 12 yaşında babasını kaybettiği için psikolojisi bozuk, ................'da da kimsesi yok, kardeşleri Afyon'da, ...............'da çok yalnız, içine kapanık biri, o yüzden ..............'u seninle paylaşamıyor, idare et, onlarda evham genetik, benim kayınvalidem de evham vardı'' demiştir. Davalının babası bu durumun değişeceğini söylemiştir. Ancak bu durum hiçbir zaman bitmemiştir.
Davalının annesi düğünden sonra yine durmamıştır. Davalı ve davacıyı sabah saat yedi buçuk, sekizde telefonu açana kadar aramıştır. Telefonu açmadıklarında ise eve kocasını göndermiştir, polisi aramıştır. Davacı davalıya "Annen bu kadar çok aramasın lütfen, uykumdan uyandırıyor, bunalıyorum, trafikteyken kaza yaptıracak, her anımızı kontrol ediyor" diyince davalı, davacının üzerine yürümüş ve "Sen benim anneme görgüsüz mü diyorsun" demiştir. Oysaki davacı gece geç saatlere kadar ders çalıştığı için uyumak istemiştir. Bu isteği bile davacıya çok görülmüştür. Davacı kibar bir şekilde "Annecim gece çok geç yatıyorum, oğlun işe gidince seni arasın, lütfen çok erken saatte açana kadar arama, biz de telaşlanıyoruz" demesine rağmen davalının annesi asla geri adım atmamış ve davacıya "Ben oğlumu istediğim zaman ararım, bu seni ilgilendirmez" demiştir. Müvekkil davalıdan annesini yavaş yavaş alıştırması konusunda ricada bulunmuştur. Bunun üzerine davalı ertesi gün annesinin telefonunu sabah aşırı erken saatte değil de biraz daha geç açmıştır. Bunun üzerine paranoyak annenin tansiyonu fırlamış ve fenalaşmış, eşi kendisini hastaneye götürmüştür. Bu olaydan sonra davalının annesi eve gelip kavga çıkarmış ve ''Bu savaşın kazananı ben olacağım, her ne olursa olsun oğlumu benden koparamazsın, gerekirse sizi ayırırım ama yine de oğlumun dibinden ayrılmam'' demiştir. Müvekkil o an ne kadar hasta ruhlu insanların içine düştüğünü anlamıştır ama yuvasını da yıkmak istememiştir. Ancak kayınvalide dediğini yapmış ve YUVAYI YIKMIŞTIR.


Davacı evlendiklerinden beri ilk defa dışarı çıkmak istemiş ve .................. AVM’ye gitmek istemiştir. Ancak davalının annesi yine rahat durmamış ve yolda aramaya başlamış, AVM’de yine aramaya devam etmiştir. Bunun üzerine de müvekkil davalı ile baş başa vakit geçiremeyeceğini anlamış ve eve dönmek istemiştir. Ancak davalının annesi yolda yine telefonu açana kadar aramaya devam etmiştir. Psikolojik rahatsızlık boyutunda evhamı olmasına rağmen tedavi olmayı kabul etmek şöyle dursun, müvekkile "Sen beni böyle kabul edeceksin, yoksa bu evlilik biter, ayağını denk al, kurallarıma uyum sağlamaya bak" demiştir.


Davalının ailesi, davacı ile davalının oturdukları evin anahtarından bir tane de kendilerine çektirmişler, evlilik birliği boyunca izinsiz şekilde tarafların evine sürekli olarak girmişler ve her yeri kontrol etmişlerdir. Davacının her şeyini uyarmışlar, evdeki her şeyi yersiz şekilde eleştirmişlerdir. Bu durum öyle bir boyuta gelmiştir ki, taraflar hafta sonu uyurken evde tıkırtılar duymuşlar ve eve hırsız girdi sanmışlardır. Yatak odasından çıktıktan sonra bir bakmışlardır ki davalının ailesi yine gelmiş ve evi kontrol ediyorlar. Davacı yine şok olmuş, özel hayata bu denli saygısızlık yapıldığını görmemiştir. Davalıya bu durumdan rahatsız olduğunu belirtmesine rağmen davalı yine tepkisiz kalmıştır.
Davalının babası, evlendikten sonra oğlunun ve gelinin yatak odasına girmiş ve sürekli olarak odayı kontrol etmiştir. Odadaki düzeni eleştirmiş, müvekkile emrivaki cümleler söylemiştir. Müvekkilin kıyafetlerine, tarzına, kıyafetlerinin sayısına kadar karışmıştır ve ''senin çok kıyafetin var, oğlumun bu kadar yok, bir daha elbise aldığını görürsem oğluma söylerim, gerekeni yapar, bu ne müsriflik, benim oğluma dolapta yer kalmadı'' demiştir. Oysaki müvekkilim bu kıyafetleri bekarlık döneminde almıştır. Müvekkil çalışması sebebiyle toplum içinde mesleğini icra ettiğinden kılık ve kıyafetine özen gösteren bir kişidir. Tüm bunların yanında asıl mesele davalının babasının davalının eşine karşı olan hakkını sanki bir çocuğun hakkını savunur gibi savunmuş, davalının eşini davalının düşmanı ya da rakibi zannetmiştir. Müvekkil zaten eşine düşkün, eşinin hakkını gözeten, eşine her gün çeşit çeşit yemek pişiren, eşine hediyeler alan biridir. Ancak müvekkilim giyimi, kıyafetinin çokluğu, müvekkilin eşiyle olan ev düzeni sadece ve sadece müvekkil ile eşini ilgilendirmektedir. 2022 yılında hiç kimse evine bu denli karışılmasına tahammül edebilecek sabırda değildir.


Davalı, 1991 doğumlu olmasına rağmen hayatı boyunca hiçbir sorumluluk almamış, eli sıcak sudan soğuk suya değmemiştir. Bu durum öyle bir hal almıştır ki, davalı evlilik birliği boyunca davacıyı bir hizmetçi gibi görmüştür. İçtiği suyu bile kalkıp kendi almamış ve müvekkilden istemiştir ve ev işlerine hiçbir şekilde yardım etmemiştir. Hatta ve hatta müvekkilin annesi geldiğinde ondan da defalarca ayağına su istemiştir.Davalı evde sürekli nargile içmesinden dolayı salondaki parkeyi de yakmıştır. Bu hususa dair fotoğraf da sunulacaktır.Müvekkil davalıdan çamaşır sermesine yardım etmesini istediğinde çamaşır leğenini yere sert bir şekilde fırlatmıştır. Müvekkil davalıdan ne zaman yardım istese evde bir kavga çıkmıştır ve müvekkil artık davalıdan yardım istemekten vazgeçmiş, tüm yükü kendisi sırtlanmıştır. Müvekkil, davalıya markete gitmesi gerektiğini söylediğinde ise olay çıkarmış, bağırıp çağırmış, markette elindeki poşetleri her yere çarpmış ve toplum içinde hem kendini hem müvekkili rezil etmiştir. Kirada oturulan evin bulunduğu yerdeki ............. Market kamera kayıtları celp edildiğinde durum açıkça görülecektir. .................. Hastanesine yakın olan ................. Marketten 2019-2020 yılları arasında bulunan kamera kayıtları celb edildiğinde davalının market içerisinde bulunan tavırları görülecektir.


Asıl mesele, davalının tek çocuk olmasından dolayı ailesi tarafından bir SAPLANTI haline dönüştürülmüş olmasıdır. Ayrıca davalıya tek çocuk olmasından dolayı hiçbir sorumluluk verilmemiştir. Bu yüzden de davalının tavırları oldukça çocuksu kalmıştır. Yaşı ve mesleki kariyerine uygun olmayan tepkileri toplum içinde sergilemiştir.
Davalı, evlenmeden önce davacıya Allah’a inandığını, içinde Allah korkusu olduğunu söylemiştir. Ancak bir gün davacı, davalının bir arkadaşıyla otururken eşinin ATEİST olduğunu öğrenmiştir. Bu hususu teyit almak için eşine sorduğunda ise "Evet, ben o dönem sen benden soğursun diye sana yalan söyledim, babam ve ben Allah’a da dinlere de peygamberlere de inanmıyoruz" demiştir. Davalı bir gün çocukları olursa da onun da Allaha inanmaması için elinden geleni yapacağını söylemiştir.


DAVALI EVLİLİK BİRLİĞİNDEN DOĞAN YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRMEMİŞTİR. Yerleşik Yargıtay kararlarında EŞLERDEN BİRİNİN EVLİLİK BİRLİĞİNDEN DOĞAN YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRMEMSİ BOŞANMA SEBEBİDİR. Davalının eve tek katkısı bir avukatın yanında sigortalı olarak çalışmak olmuştur. Bunun dışında ne ev işlerine ne de çocuk bakımına yardım etmemiştir. Evin tüm sorumluluğunu davacıya yıkmıştır. Davacı, davalıya evlenmeden önce avukatlıkta iş düzenini oturtup, oturtmadığını; geçim sıkıntısı yaşayıp yaşamayacaklarını sormuştur. Davalı bunun üzerine her ay en az altı bin lira kazandığını söylemiştir. Davacı da bu söze istinaden en azından kendisi de iş düzeni kurana kadar geçim sıkıntısı yaşamayacağını düşünmüştür. Ancak davalının bürosu davalıya iş getirmek şöyle dursun büro kendi kendisini yemeye başlamıştır. Davalıya hiçbir şekilde iş gelmemiştir. Bu yüzden de davacı, uzun süre hayatı boyunca görmediği yokluğu görmüştür. Canının çektiği hiçbir şeyi alamamış, hamilelik döneminde dahi ucuz beslenmeye çalışmıştır. Bu süreçte de sürekli olarak davacının ailesi tarafların zorunlu ihtiyaçlarını karşılamalarında yardımcı ve destek olmuştur ve alışverişlerini yapmışlardır. 


Problemler hiç bitmemiş, aralıksız olarak artarak devam etmiştir. Çünkü davalı ailesinin eylemlerine, sözlerine sürekli olarak sessiz kalmıştır. Davalı ve ailesi gurbette olan müvekkile destek olmak şöyle dursun köstek olmuşlardır. Davacı sürekli olarak ağlamasına rağmen davalıdan zerre anlayış görmemiş üstüne davalı da kendisine yüklenmiştir.
Davalının annesi, sürekli olarak tarafların evine gelerek her yeri saygısızca kontrol etmiş, eşyaların yerlerini izin almadan değiştirmiştir. Davacı bir gün tavuk pişirdiğinde davacının yanına gelerek "Her gün et, tavuk, balık yemeyin, biraz ekonomik beslenin, sanki paranız mı var" demiştir. Hatta ve hatta davacıya "Yemeyi bu kadar seviyorsan, annenlere söyle de para göndersinler" demiştir. 


Davalının babası düğünden sonra müvekkili arayarak "Bütün takıları bize bırak, sizin yeni evli olduğunuz bilinirse takılar çalınır" demesi üzerine müvekkil ziynet eşyalarını ve tüm altınlarını davalının da isteğiyle davalının ailesine ihtiyaç olduğunda geri alınmak üzere teslim etmiştir. Daha sonra müvekkil düğünde takılan takılarla araba almak istemiştir. Bunun üzerine davalı ve ailesi yine itiraz etmiştir. İtiraz sebebi olarak ise çok komik bir gerekçe göstermişlerdir. "Adana trafiği çok yoğun, biz .........’a daha önce araba alsak alırdık, ............ araba sürerse ölür, olmaz araba alamayız" demişlerdir. Ancak bunun üzerine müvekkil çok üzülmüş, arabanın ihtiyaç olduğunu, artık kararlarına bu denli karışılmaması gerektiğini ve sakınan göze çöp batacağını söyleyerek araba alma konusundaki ısrarını dile getirmiştir. Bunun üzerine düğünde takılan takıların tamamını bozdurularak araba alınmıştır. Ancak müvekkil davalıya "Takılar ile araba alınıyor, ancak para kazandığında bunun iadesini istiyorum" demiştir. Davalı da bu hususu kabul etmiştir. Takılar ile araba alındığına ilişkin mesaj kaydı, ses kaydı da mevcuttur. Ayrıca düğünde takılan takılara ilişkin düğün videosu da sunulacaktır. Yargıtay kararlarına göre; düğünde takılan takılar ile ev ya da araba alınmış ise koca bu takıların geri verilmemek üzere iade edildiğini ispat edemezse takılar ile alınan araba kadına aittir. Bu yüzden işbu yargılama sonucunda arabanın müvekkile verilmesini talep ederiz. Zira müvekkil takılarını geri iade almak koşulu ile vermiştir.


Ancak arabanın alınması müvekkil ile davalı arasındaki gerginliği daha çok artırmıştır. Davalının annesi, sabahtan akşama kadar tarafları arayıp kontrol etmiştir. Müvekkilin özgürlüğü kısıtlanmış, eşiyle baş başa vakit geçirmekten keyif almaz olmuş, davalının annesi müvekkile hayatı zehir etmiştir. Davalının annesi ısrarla müvekkili aradığında ve müvekkil müsait olmadığında ve telefona cevap veremediğinde, telefonu açmadığı diye küsmüş ve sorun çıkarmıştır. Aslında müvekkilin evlilikten beklentisi oldukça basittir. Her klasik aile gibi aile olduklarının bilincinde olmak ve eşiyle baş başa kalmaktır. Ancak bu durum davalının ailesi tarafından davalıyı kendilerinden koparmak olarak görülmüştür.


Bu huzursuzluklar üzerine taraflar aile terapisti ve psikologa gitmişlerdir. Psikolog terapi sırasında tüm bu olanların oldukça anormal olduğunu ifade etmiştir. Davalıyı ise bir an önce tedbir alması noktasında uyarmıştır. Ancak davalının annesi "Ben oğluma çok düşkünüm, sık sık ararım" diyince psikolog "Oğlunuza çok düşkünseniz, oğlunuzun istediği gibi davranın" demiştir. Psikolojide de bilindiği üzere, çocuğunu seven anne ve baba, çocuğuna ait olan her şeyi sever. Çocuğu paranoya derecesinde aramak, kontrol etmek düşkünlük belirtisi olmayıp hastalık ve saplantıdır. Ayrıca özel hayata da saygısızlıktır. Zira davalının annesi defalarca, tarafların romantik anlarını bölmüştür. Davalının annesi çocuğuna olan düşkünlüğünü arama sıklığı ile ölçmüştür. Oysa çocuğunu kendisi için doğurmayan, çocuğunu kendi hayatını yaşaması için doğuran iyi bir anne, kendinden önce çocuğunu düşünecektir ve çocuğuna ait olan her şeyi sevecektir. Ancak davalının annesi gelinine her daim kin kusmuştur. Bir gün olsun oğlumun eşi diye düşünmemiştir. Oğlunu kendisi için doğurduğundan yuva yıkılma pahasına geri adım atmamıştır.


Davalı annesiyle yirmi dört saat mesajlaşmakta olup, çekirdek ailesine dair en ufak bir mahremiyet dahi bırakmamıştır. Bu hususu ispat için de HTS kayıtlarının çıkarılmasını talep ederiz. Ancak bu durumun HTS kayıtlarından tespiti mümkün olmadığı takdirde daha çok WhatsApp üzerinden konuşma üzerinden konuşma yaptıkları için WhatsApp görüşme kayıtlarının da celbini talep ederiz.


Davalı, sürekli olarak aşırı agresif ve sinirli biri olup; nikah tarihine kadar müvekkilden bu hareketlerini saklamıştır. Ayrıca davalı, her gittiği yerde bir olay çıkarmakta olup, müvekkili de toplum içinde rezil etmektedir. Toplum içerisinde saçlarını çekerek zıplamaktadır. Bu hususa ilişkin ekran görüntüleri de sunulacaktır.


Taraflar balayında iken dahi davalının ailesi paranoya derecesinde tarafları aramıştır. Müvekkil balayına ..............’a gideceklerini belirtmesine rağmen ve ............ olduğu için de konuşma ücreti yüksek olmasına rağmen davalının annesi yine de sürekli aramış ve telefonu açmayınca da "İyi misiniz" diyerek sürekli mesaj atmıştır. Davalının annesi tarafların en özel balayı günlerini bile taraflara zehir etmiştir. Oğluyla gelininin romantik anlarını bölmüş olup, WhatsApptan sürekli olarak görüntülü arama yapmıştır. 


Balayı dönüşü davalının babası,tarafların müşterek konutlarının anahtarından kendilerine de çektirmiş ve haftasonları dahi izinsiz bir şekilde eve girmiştir. Taraflar şehir dışına gittiğinde de eve izinsiz girerek her yeri saygısızca kontrol etmiştir. Taraflar şehir dışındayken aramış ve sürekli olarak "Bunu niye pişirmediniz, karnabahar çürümek üzere, siz ne yaptığınızı zannediyorsunuz, zaten paranız yok, faturanız neden bu kadar geldi" diye hesap sormaktadır. Müvekkil kendi anne babasının dahi kendisine bu denli hesap sorulmasına alışkın değilken eşinin ailesi tarafından adeta terör altında kalmıştır.
Davalının ailesi davalı tek çocuk olduğu için davalının birey olmasına izin vermemiştir. Aynı muameleyi müvekkilin de kabul etmesini beklemişlerdir. Ancak müvekkil, ailesi tarafından kendi kararlarını kendisi alabilen özgür bir birey olarak yetiştirilmiş, evlendikten sonra alınacak her kararda bir ailenin özellikle bir kayınvalidenin himayesi altına girmek müvekkili oldukça bunaltmıştır. Davalının annesinin kullandığı ........................ numaralı cep telefonu hattının ve....................... numaralı sabit telefonunun HTS kayıtlarının ilgili GSM operatöründen istenilmesini talep ederiz. Kayıtlar geldiğinde davalının annesinin davalıyı normal arama sıklığının ötesinde günde WhatsApp aramaları da dahil olmak üzere en az 30 kere aradığı görülecektir.


Müvekkil, evliliklerinin beşinci ayında çocuk istemediği halde sürpriz bir şekilde hamile kalmıştır. Davalının babası hadsiz bir şekilde eve gelerek "Korunduğunuzu zannetmişsiniz, korunmamışsınız, paranız yok bir de çocuğunuz oldu, sırtımdaki yükü iyice artırdınız, lanet olsun" demiştir. Müvekkil hem ailesinden uzakta gurbette, hem sürpriz bir gebelik hem geçim kaygısı hem yalnızlık hem eşinin ailesiyle olan sorunlardan ötürü depresyona girmiş ama buna rağmen davalı ve ailesi insaf etmemiş, hakaretlerine müdahalelerine devam etmişlerdir. Hatta ve hatta davalının babası, müvekkile hamileyken avazı çıktığı kadar bağırmıştır. Sebep ise trajikomik bir şekilde davalının annesidir. Davalının annesi yine bir problem çıkarmış, davalının babası ve davalıyı müvekkile karşı dolduruşa getirmiş ve ortamı müvekkil hamile olmasına rağmen germiştir. Davalının annesi yine kafasında kurduğu aslında olmayan şeyleri kendi kurgusu ile anlatarak müvekkilin annesine iftira atmıştır. Müvekkilin annesinin kendisine telefonda hesap sorduğunu ve telefonda tartışma çıkardığını iddia etmiştir. Davalı ise yine annesine inanmış ve eve gelip müvekkili darp etmiştir. ''Senin annen kim oluyor da benim anneme hesap soruyor'' demiştir. Davalının annesi oğluyla gelininin kendisi yüzünden kavga ettiğini öğrenmesine rağmen bu durumdan utanmak şöyle dursun oğlu kendisine inandı diye oğluyla gurur duymuştur. Davalının annesi müvekkilin annesi ile tartıştıktan sonra da müvekkili arayarak hamile ve uykusuz haliyle müvekkille de tartışmış ve yine oğlunun olmadığı yerde ağzına geleni söylemiştir.


Müvekkil hamileliğinde aylarca gün yüzü görmemiştir. Davalının annesi müvekkilin annesinin ufacık laflarına alınıp tartışma çıkarmıştır. Müvekkilin ailesi .................'da iken davalı eşin annesi davalıya sürekli tehdit mesajları atmıştır; ‘'Ben Afyon’a gidiyorum, bundan sonra ya o ya ben’’ diyerek tehdit etmiştir. Müvekkil hamileliğin vermiş olduğu duygusallıkla birlikte hepten depresyona girmiştir. Müvekkil hem ailesinden uzakta gurbette hem istemediği bir hamilelik hem iş düzeninlerinin ve paralarının olmaması hem de eşinin ailesinin çok problemli olması ile zor günler geçirmiştir.Davalı ve ailesi müvekkilin kızına aldığı kıyafetlere kadar karışmışlardır. Müvekkil kıyafetleri ileride ikinci çocuğu olacağı düşüncesiyle unisex almayı tercih etmiş. Davalının annesi müvekkile demediğini bırakmamış. ''Çocuğu giydirmeyi bile bilmiyorsun, senin yüzünden erkek gibi olacak, bunlar ne böyle diyerek'' müvekkili aşağılamıştır.Davalı sadece müvekkil ile değil her türlü ortamda UYUMSUZ bir kişiliğe sahiptir. Sürekli birileriyle tartışmış ve sorun yaratmıştır. Hatta hakkında ................. Barosuna da avukatlar tarafından şikayet dilekçeleri verilmiştir. Davalı bir çok kez baroya savunma dilekçeleri sunmuştur. 


Müvekkil ...........’da iş ortamında, arkadaş ortamında sevilen sayılan biri olmasına rağmen davalı ve ailesi müvekkili başından beri düşman gibi görmüştür. Yavaş yavaş bir şekilde özellikle kayınvalidesi oğlunu müvekkilden soğutmuştur. Davalının annesi müvekkilin psikolojik rahatsızlıkları olduğunu ve hasta olduğu konusunda davalıyı ikna etmiştir. Aksine davalının annesi ileri düzeyde obsesif kompülsif bozukluk teşhisiyle tedavi görmektedir ve ilaç kullanmaktadır. Aynı şekilde davalının babası ve kendisi de psikolojik rahatsızlıkları olması sebebiyle tedavi olmaktadırlar. Kullandıkları ilaçların reçetelerinin Sağlık Bakanlığından celbini talep ederiz. 


Davalının babası müvekkilin annesini otogardan aldığı zaman ‘’sen gene niye geldin, bu valizlerin ne böyle, kaç gün kalacaksın da bu kadar kıyafet getirdin, geliyorsun madem eve alışveriş yap’’ şeklinde sözler sarf ederek müvekkilin annesinin gelmesine engel olmaya çalışmıştır. Oysa ki müvekkilin annesi sadece yardım etmeye gelmiştir. Müvekkil hamileliğini huzursuz bacak sendromu yaşamasından ötürü oldukça zor geçirmiştir.


Davalının babası evin anahtarından kendisinde de olmasından ötürü yine eve habersizce girmiş ve müvekkilin çıktığı banyoya girerek ‘'bak bu lifi buraya koyma, Adana nemli, burada mikrop ürer, saç kılını da banyodan al’' diyerek müvekkili ikaz etmiştir. Müvekkil davalıya babasının bu kadarına da karışmaması gerektiğini söylemiş ama davalı yine sessiz kalmıştır. Yargıtayın yerleşmiş kararlarına göre; kocanın, eşinin ailesinin evlilik birliği müdahalelerine sessiz kalması boşanmada ağır kusur kabul edilir. Yine; T.C.YARGITAY 2.HUKUK DAİRESİ 2020/2101 E. 2020/3085 K. ''Evin anahtarını ailesine vererek evin manevi bağımsızlığını ihlal eden eş, boşanma davasında ağır kusurlu kabul edilir.''Davalı geçim sıkıntısı yaşadıklarından çocuğun doğmasına yakın bir avukatın yanında sigortalı işe girmiştir. Müvekkil de çocuk dört aylık olana kadar çalışamamış sonrasında çalışmaya başlamıştır. Yine tartışmalar başlamıştır. Davalının babası müvekkilin babasını arayarak ‘’Erkek bir şekilde bulur ya kadın ne yapsın, senin kızın dul kalacak, senin kızını bu saatten sonra kim alır'’ şeklinde söylemlerde bulunmuştur.


Davalının annesi babası müvekkil ile eşinin evlerine her geldiklerinde evi eleştirmişler; ...''parkede ayak izi kalmış, perdeler kirlenmiş, televizyon tozlu.......vs şeklinde eleştirilerde bulunmuşlardır''.. özellikle davalının babası müvekkilin yaptığı yemekleri, buzdolabını vb her şeyi eleştirmiştir. Müvekkil davalının ailesi eve geldiği zaman hep çok gerilmiş sanki teftişe gelinmiş gibi hissetmiştir. Oysaki müvekkil hem çalışan hem çocuklu kadın olmasından dolayı zaten ağır yük altında kalmıştır zira ..............'da kendisine yardım eden kimse bulunmamaktadır.


MÜVEKKİL EVLİLİK SÜRESİ BOYUNCA DAVALI EŞİN HAKARETLERİNE VE TEHDİTLERİNE MARUZ KALMIŞ VE KENDİSİNE SÜREKLİ OLARAK DUYGUSAL VE FİZİKSEL ŞİDDET UYGULANMIŞTIR.Süreç içerisinde müvekkil ile davalı eş arasındaki gerginlik arttıkça davalı eş müvekkile hakaret etmeye ve şiddet uygulamaya başlamıştır. Davalı eş müvekkile ''Kaltak, ahlaksız, cimri, tenezzülcü, orospu'' gibi ağza alınmayacak kelimeler söylemiştir. Davalı eş sinirlendiği bir an müvekkilin annesinin yanında üzerine oturmuş nerdeyse bacaklarını kırmaya kalkışmıştır. Davalı, karşı komşunun kapısında müvekkilin boğazını sıkmıştır. Burnuna yumruk atmış, burnunu kanatmıştır. Sandalyeden düşürmüş müvekkilin kolunun şişmesine sebep olmuştur. Başlangıçta bu meseleler ortaya çıkmadan davalı müvekkile asla şiddet uygulamamış ve hakaret etmemiştir. Davalının ailesiyle müvekkilin arasındaki gerginlik arttıkça davalının müvekkile karşı tavırları hepten değişmiştir. Davalı, kızlarını alıp evden kaçmış ve müvekkile korku ve panik yaşatmıştır. Davalı müşterek çocuklarının korkudan ağlamasını bile önemsememiş, hem müvekkile hem de çocuğa büyük travma yaşatmıştır. Yine bir gün davalı kavga çıkartmış, müşterek çocuğu alarak balkona doğru yönelerek ''Önce çocuğu sonra kendimi atarım, ömür boyu sana pişmanlık ve suçluluk duygusu yaşatırım, ayağını denk al'' diyerek müvekkili korkutmuştur. Müvekkil ...................’da kimsesi olmadığı için polis çağırmış ve polisten yardım istemiş, polis geldiğinde şikayetçi olup olmadığını müvekkile sorduğunda müvekkil de korkudan, çocuğunun can güvenliğinden endişe ettiğinden davalıdan o an için şikayetçi olmamıştır. Çünkü davalının çocuğunun canını alacağından endişe etmiştir.


Davalı o kadar öfkeli ve sinirli bir kişiliğe sahiptir ki , küçük kızı .......... 'nın yanında dahi onun psikolojisini olumsuz etkileyeceğini düşünmeden fevri davranmış, sinirlenip çorba kasesini kırmıştır. Müvekkil bir anlık koruma içgüdüsüyle çocuğu çekmiş ve kırılan cam parçalarının çocuğun gözüne girmesine son anda engel olmuştur. Davalı sinirlenince ya tişörtünü yırtmış ya da kırılmadık tabak bardak bırakmamıştır. Davalı karşı komşularının kapısında ve müşterek çocuğun yanında müvekkilin boğazını sıkmış apartmandan kimse yardım etmeye gelmemiştir. Çünkü mahkeme tarafından tanık olarak çağrılmaktan korkmuşlardır. Olayın içerisinde yer almak istememişlerdir. Alt komşuları ................. binaya ilk taşındıkları aylarda çoğu tartışmada sesleri duyunca gelmiş ve eşleri barıştırmaya çalışmıştır, tavsiyelerde bulunmuştur. Kendisi olayların bir çoğuna tanıktır ancak ............... eşinin işinden dolayı Bodrum'a taşınmıştır. Davalı taraf aile içi şiddete tanık olan ve olayları yatıştırmaya çalışan.......... hanımın Bodrum'a taşınmasından sonra diğer komşuların taraflar arasındaki olaylara müdahil olmamalarını fırsat bilerek şiddet ve hakaretlerinin dozunu artırarak müvekkile kötü davranmıştır. Müvekkil neredeyse yalnızlığa terk edilmiş, davalının hakaret ve şiddetine daha çok maruz kalmıştır. Davalının artık çekineceği bir komşusu kalmamıştır. 


Tarafların evine davalının ailesi yüzünden çıkan tartışmalardan dolayı defalarca polis gelmiştir. Davalı intihar etmek için cama çıktığında yan binadan bunu gören birisi polise haber vermiştir. T.C.YARGITAY 2.HUKUK DAİRESİ 2015/21970 E. 2017/726 K. Sayılı karar gereğince ''Eşin sürekli olarak intihara teşebbüs etmesi boşanma sebebidir.''Müvekkil defalarca iki aileden de uzak bir şehirde yaşamayı davalıya teklif etmiş ancak davalı eş söz verdiği halde hiçbir şekilde kabul etmemiştir. Müvekkilin ..................’da sorunlu ailesiyle birlikte yaşamasına razı olmasını beklemiştir. Müvekkil şehir konusunda illa kendi memleketi olan ............. diye diretmemiştir. Üçüncü bir şehirde her iki aileden uzakta huzurlu bir hayat istemiştir. Çünkü müvekkil hiçbir zaman çocuğunu baba özlemiyle büyütmek istememiştir. 


Müvekkil hem eşinin öfkesiyle uğraşmış hem davalının ailesi ile mücadele vermiş hem de kariyeri için didinmiştir. Üstüne bir de çocuğuna iyi anne olmak için çaba vermiştir. Bütün bunların yanında müvekkile destek olan bir eşi de yoktur. Davalı ev işlerine, çocuk bakımına vs yardım etmemiştir. Davalının evliliğe dair aldığı tek sorumluluk bir avukatın yanında çalışmak olmuştur. Müvekkil tek başına bütün zorluklara karşı mücadele etmiştir. Davalının düzeleceği düşüncesiyle beklemiştir. Davalının düzeleceğine dair ümidinin olması sebebi ise davalının sık sık psikologa ve psikiyatriste gitmesidir.
Davalı bir dosyaya bakarken müvekkilin bilgisayarında WhatsApp uygulamasında hesabını açık unutmuş, bilgisayarda davalının annesi ile olan mesajları açık kalmıştır. Müvekkil mesajları okuduğunda büyük bir şok yaşamıştır. Davalının annesi mesajlarda müvekkile ve ailesine hakaret etmiş, oğlunu müvekkile karşı dolduruşa getirmiş, müvekkilin annesinin eve gelme sıklığına kadar karışmıştır. Müvekkilin annesinden bahsederken ''gurursuz gene mi geliyor'' demiştir. Müvekkil davalının annesi ile arasında 2 yıllık bütün mesajları okuduğunda her anın, her dakikanın hesabı verildiğini görmüştür. Mesajların en gerisinde ise evlendiklerinde davalının annesi davalıya cinsel ilişkilerini sormuş, ''Hala cinsel ilişkiye giremediniz mi?'' şeklinde yazışmaları olmuştur. Mesajların bir kısmının ekran görüntüsü dosyada sunulacaktır. DAVALININ ANNESİ DAVALININ MÜVEKKİLİ BOŞAMASI İÇİN TELKİN VE TAVSİYELERDE BULUNMUŞTUR. EN SONUNDA DA BAŞARILI OLMUŞ VE YUVAYI YIKMIŞTIR. Davalının annesi oğlu ..........................'ye gidip eşini aldı getirdi diye davalıya trip atmıştır. Davalı ise ''Anne lütfen bana kızma, ben buraya sadece kızım için geldim'' demiştir. Bu husus dahi davalının eşini sevdiğini annesine söylemesinden korktuğunu gösterecektir. Davalının annesi müvekkilin ailesinin evlerine gelmesi sıklığına dahi karışmış ve davalıya ''Ailesi size saygı duyacak öyle her ay gelip gitme olmasın'' demiştir. Buna ilişkin ekran görüntüleri de sunulacaktır. Davalının müvekkilin bilgisayarında WhatsApp webini açık unutması davalının annesinin gerçek yüzünü bir kez daha müvekkile göstermiştir.


Davalının annesi, tarafların her anından her dakika ne yaptıklarından haberdar olmak istemiştir. Davalının annesi müvekkilin annesine ” Ben onların her şeyine karışırım” diyerek bu durumu ifade etmiştir. Davalının annesi ne zaman müvekkilin elinde penti poşeti görse ''Fantazi iç çamaşırları mı aldın” diyerek yersiz sorular sormuştur. Davalının annesi tarafların evlerine aldıkları, sattıkları, kattıkları her şeyi bilmek istemektedir. Davalının annesi taraflar kendisinden habersiz hastaneye gittikerinde dahi taraflara bağırmıştır.


Davalının ailesi davalının şehir dışına araba ile gidip gelmesine müsaade etmemektedir. ”................. yolda kaza yapar da ölür” diye düşünmektedir. Bu yüzden müvekkil ..............'ye otobüsle çocuğuyla birlikte tek başına gelmekte, yanında da çocuk olduğundan dolayı otobüste aşırı zorlanmaktadır ama davalının ailesi buna rağmen izin vermemektedir. Müvekkil herkesin içinde küçük yaştaki çocuğunu emzirmek zorunda kalmış olup, kendisi ve çocuğu için Covid olma riskini dahi göze almıştır. Tarafların evlilik birliği boyunca şehir dışı olarak arabayla gittikleri yer sadece davalının memleketi .............. olmuştur. Onda dahi davalının babası taraflar ile gitmekte ısrar etmesine rağmen davalı bu sefer ailecek gideceklerini belirtmiştir. Davalının ailesi tarafları hiçbir zaman rahat bırakmamıştır.Müvekkilin annesi davalının annesine "Sen oğlunu hiç psikiyatriste götürmedin mi" diye sorduğunda davalının annesi müvekkilin annesine "İşte ben bu yüzden nişanlılık süresi uzun sürsün dedim çünkü ..........’u tanırsa bırakacağını biliyordum. ................’un beş lafından dördü yalandır, ................ iş yapmayı sevmez, ............. olağanüstü derecede öfkelidir" demiştir.


Yaz tatillerinde dahi taraflar nereye gidecekleri konusunda kendileri karar vermemiş, davalının annesi kendi yazlığına gelinmesi ve ne kadar süre kalınması gerektiği konusunda emir vermiştir. Müvekkil davalıya baş başa tatile gitmek istediğini söylediği zaman ise davalı müvekkilin üzerine yürüyerek bağırıp çağırmıştır.


Taraflar davalının ailesinin evine gittikleri zaman, yemekten sonra saatlerce oturmalarına rağmen davalının babası taraflar giderken "nereye gidiyorsunuz, daha yeni geldiniz, biz burada tekiz, yalnız kaldık, bizim canımız sıkılıyor, ............... oğlumuzu bizden koparmaya çalışma" diyerek sürekli müvekkile psikolojik baskı yapmışlardır. Aile terapistine gittiklerinde terapist müvekkile davalının ailesinin oğullarını saplantı haline getirdiğini söylemiştir.


Davalının babası her sabah davalıyı evden almış kendi evlerine kahvaltıya götürüp ve oradan da işe bırakmıştır. Davalıya ailesi evli bir erkek gibi değil de çocuk gibi muamele etmişlerdir. Davalının babası müvekkile sürekli ''sabahları erken uyan, oğluma kahvaltı hazırla'' şeklinde ikazlarda bulunmuştur.Türk toplumunda; erkek çocuk sahibi olmak, kadın için bir güç demektir. Kadın, yani kaynana bu gücünü kaybetmek ya da paylaşmak istemez. Burada en büyük rakip gelindir ve bu nedenle gelinle bir çatışma başlar. Davalının annesi ve babası hastalık boyutunda korumacı olduklarından müvekkili kendilerine rakip görmüşler ve onunla sürekli çatışma halinde olmuşlardır. Müvekkil ne yaparsa yapsın onlara yaranamamıştır. Üstelik müvekkilin kayınvalidesi her yerde yaşanılanları tek taraflı olarak anlatmış ve müvekkili toplum içerisinde rencide edip kendisini haklı göstermeye çalışmıştır. Yuvayı yıkmış olmasına rağmen toplum nazarında yuva yıkan kadın pozisyonuna düşmek istememiştir.


Tarafların alacağı arabanın markasına bile davalının annesi karar vermiştir. Müvekkil kendi takılarıyla araba almak istediğinde dahi davalının ailesi ".................................' diyerek ilk etapta izin vermemişlerdir. Tarafların alacakları araba için bile müvekkil günlerce ağlayarak ve davalı ile tartışarak mücadele vermiştir.

Davalının ailesinin evliliğe müdahalesine sessiz kalması, ailesinin onları huzursuz etmesi ve yine evlilikle ilgili alınan kararlarda ailesinin müdahalesine sessiz kalması ve onların yanında tavır alması ağır kusurlu davrandığını göstermektedir. Evliliği ayakta tutan, eşlerin birbirlerine değer vermeleri, saygı göstermeleri ve varsa sorunların çözümünü birlikte çözmeye çalışmalarıdır. Bu kararın diğer önemli bir sonucu, eşlerden birinin, ailesi de olsa, evliliğe dışarıdan bir müdahaleye izin vermesi bir kusur olarak kabul edilmelidir. Yerleşik Yargıtay kararlarında eşiyle ailesi arasında dengeyi koruyamayan eşin ağır kusurlu olduğu kabul edilmektedir. 


Davalının babası müvekkili sürekli tehdit etmiştir. ..''Benimle görüşmezsen, oğlum seni boşar, ................ hanımla iyi olmazsan bu vazoyu kafanda kırarım''.. demiştir. Müvekkilin ailesi bu konuşmaya şahit olmuştur. Müvekkil bizi erken aramayın lütfen dediğinde ise ''oğlumu istediğim saat ararım, karışırsan o telefonu kafanda kırarım'' demiştir. Müvekkilin annesine ''....................... erken kalkıp da oğluma kahvaltı hazırlamıyor'' diyerek müvekkili şikayet etmiştir. Davalının babası müvekkile şiddet dahi uygulamaya çalışmış ancak annesi ve davalı engel olmuştur.Davalı evliliğin başından bu yana müvekkili ailesine karşı ezmiş, her türlü hakareti etmiştir. Aynı şekilde davalının annesi de müvekkile “ Kaltak, Ahlaksız, İç Anadolu’nun karaktersiz çomarları “ diyerek en ağır hakaretleri etmiştir. Zaten davalının annesi “ Biz Egeliyiz , Egeliler elit olur, öyle herkesle oturup kalkmayız “ şeklinde sürekli aşağılayıcı ve küçük gören söylemlerde bulunmuştur. Davalı da annesinin söylemlerini destekleyerek artık her tartışma ve kavgada müvekkile “ Kayserili çomar “ diye hakaret etmiştir. Davalı ve annesi başından beri İç Anadolu insanını oldukça küçümsemiş, kapalı insanlarla dalga geçmişlerdir. Hatta müvekkilin Kayserili olmasından dolayı bir gün kapanırsa düşüncesiyle çok korktuklarını dile getirmişlerdir. Davalının annesi bu konuda da davalıyı dolduruşa getirmiştir. Müvekkilin tüm özel alanlarına düşüncelerine müdahil olmuş ve yargılamışlardır. Davalının ailesinin dolduruşuyla müvekkile öylesine öfke duymaya başlamış ki sonuçta müvekkilin burnuna yumruk atmış ve burnunu kanatmıştır. Tanık anlatımları ve kanlı havluların fotoğrafları iddialarımızı doğrular niteliktedir. Yine davalının müvekkili defalarca yataktan itip yere düşürdüğü ve bunun sonucunda müvekkilin kolu ve bacaklarının morardığına ilişkin fotoğraflar da delil olarak sunulacaktır.


Yargıtay kararlarına göre kayınvalide ve kayınpederin eşine kötü davranmasına engel olmamak boşanma sebebidir.
Müvekkile, işe başlaması konusunda davalının ailesi baskı yapmış ancak bu konuda hiçbir şekilde destek olmamışlardır. Müşterek çocuğa davalının annesi bakmak istememiş ''ben yazları yazlığa gidiyorum, .................. yazları çok sıcak oluyor, bakamam, sıcakta tansiyonum yükselir, ne işim var ....................'da, sıcak aylarda annen gelsin baksın çok istiyorsa'' demiştir. Çocuğu sadece sevmek istemiş elini taşın altına koyup oğluna ve ailesine yardım etmek istememiştir. Davalının annesi bakıcı tutulmasına da çok para gider diye karşı çıkmıştır. Müvekkilden hem çalışmasını bekleyip hem de çocuk bakmasını beklemeleri hayatın olağan akışına oldukça aykırıdır. 


Davalı müvekkilden habersiz sürekli telefonunu karıştırmış ve müvekkilin arkadaşlarıyla olan dertleşmelerinin ekran görüntülerini izinsiz şekilde almıştır. Davalı evde sürekli ses kaydı almaktadır, dışarıda da müvekkili tartışmaya sürükleyip ses kaydı almıştır. Bu kayıtları alıp annesine depolaması için atmış, müvekkil davalıya neden ses kaydı aldığını sorduğunda ise ''sana nafaka ve tazminat vermemek için kayıt alıyorum, boşanma davasında seni haksız göstereceğim '' yanıtını almıştır. Davalı boşanma ihtimalini çok önceden aklına koymuş ve dava için tedbir almıştır. Davalı Kayseri’ye geldiğinde de müvekkilinin babasının konuşmalarının ses kaydını alıp annesine atmıştır. Bu hususa ilişkin suç duyurumuz da bulunmaktadır. Davalı ve ailesi boşanma fikrini çok önceden akıllarına koymuş olup, uzun süredir sadece delil toplamak için uğraşmışlardır. Ancak sırf hukuka uygun olmayan delilleri toplamak için müvekkili öncesinde bilerek tahrik etmişlerdir.
Davalı her kavgada cama çıkıp, intihara kalkışmıştır. Bir seferinde müvekkilin annesi davalıyı zor yakalamıştır. Bir sefer de müvekkil zor yakalamıştır. Davalı sürekli olarak intihara teşebbüs etmiştir. Ailesi de bu olanlara rağmen geri adım atmamıştır. Davalı karnına bıçak saplamaya çalışmış birkaç kez bir yerlerini kesmiştir. Kafasını cama vurup, saçlarını çekip olduğu yerde zıplamış adeta evdeki her tartışmada kendi kendini darp etmiştir. Müvekkili ise bir yerden bir yere fırlatıp, elini yüzünü tırmalamıştır. Davalı tüm bu eylemlerini müşterek çocuğun yanında yapmıştır. Müvekkili darp ettiğine dair darp raporu yoktur ancak fotoğraflar mevcuttur. Sonuç olarak davalı defalarca intihara kalkışmıştır. Kendisini hatta müşterek çocuğu bile balkondan atmaya kalkışmıştır. Kendisini bıçaklamaya çalışmıştır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/21970 E. 2017/726 K. Sayılı ilamda da anlaşılacağı üzere EŞİN İNTİHARA TEŞEBBÜS ETMESİ BOŞANMA SEBEBİDİR.
Davalının siniri ve öfkesi öyle bir boyuttadır ki sinirlendiği zaman müvekkilin yüzünü ısırmaktadır. Yargıtay kararlarına göre eşi ısırmak boşanma sebebidir. Davalı sinirlendiği zaman müvekkili bir odaya kilitlemiş olup, müvekkile zulüm etmiştir. Müvekkil çocuğunun ağlama sesini duyarak odada yalnız başına adeta çıldırmıştır. Davalı kimseyi aramaması için müvekkilin elinden telefonunu da almıştır. Yargıtay kararlarına göre eşi bir yere kilitlemek boşanma sebebidir.
Davalı aslında kendi kendisini darp eden biri olmasına rağmen müvekkile bu konuda da iftira atmıştır. Müvekkil yalnızca kavgalarda kendini müdafaa etmek zorunda kalmıştır. Yargıtay kararlarına göre eşi dövmek boşanma sebebidir. Müvekkil davalı tarafından defalarca darp edilmiştir. Buna ilişkin fotoğraflar da sunulacaktır.


................... ........... Spor büyük bir başarı elde ettiğinde tarafların yan binasındaki insanlar akşamdan gece geç saatlere kadar arabadan müzik açıp binanın bahçesinde oynarken davalı sesten rahatsız olduğu için balkona çıkıp "Adam mısınız lan siz" diyerek bağırmış ve aşağıdakilere balkonda bulunan patatesleri ve soğanları atmıştır. Müvekkilin annesi de o esnada tarafların evindedir. Müvekkil davalıyı uyarmasına rağmen davalıya engel olamamıştır. Bunun üzerine yan binadaki adamlar binayı basmış ve davalıya karşı "İn lan aşağı" diyerek bağırmıştır. Bu kadar bağırmak ve insanların üzerine patates ve soğan atmak oldukça orantısız bir tepkidir. Taraflar ne zaman dışarı çıksa sudan sebeplerle davalı birileriyle kavga etmiş ve bu durum müvekkili oldukça yıpratmıştır. Davalı aşırı kıskançtır. Müvekkil ile tanışmadan önce müvekkilin flört ettiği birkaç kişiyi sürekli başına kakmış, onlardan müvekkili kıskanmıştır. Müvekkil evlilik birliği boyunca eşine sadık kalmasına rağmen davalının davranışlarında düzelme olmamıştır. Müvekkilin bakımlı olmasından dahi rahatsız olmuştur. Müvekkilin Instagram'da yaptığı her paylaşımdan rahatsız olmuştur. Yargıtay kararlarına göre eşlerden birinin aşırı kıskançlık yapması boşanma sebebidir. Davalı gereksiz kıskançlık yapmış müvekkilin makyaj yapmasına, şık giyinmesine vs her şeye müdahale etmiş ayrıca çalıştığı iş yerlerinde erkek çalışan ve müvekkil edinmemesi konusunda baskı yapmıştır. Davalı sinirlendiği zaman müvekkili cezalandırmak için onu bir odaya kilitlemiş çocuğu da elinden alarak kimseyi aramasın düşüncesiyle telefonunu da gasp etmiştir. Yine Yargıtay kararlarına göre eşini bir yere kilitlemek boşanma sebebi ve ağır kusurdur.


Boşanma taleplerimize ilişkin açıklamalar kısmında belirttiğimiz olaylar ve yaşananlardan da anlaşılacağı üzere davalı eş, evlilikleri boyunca davacı müvekkile hakaret, darp , tehdit, küçük görme, aşağılama içerikli davranışlarda bulunmuştur. Davalı, yukarıda değinilen davranışlarda bulunarak müvekkilin elem ve üzüntü duymasına sebebiyet vermiştir. Boşanmada kusuru olan, evlilik birliği ile bağdaşmayan davranışlarda bulunan taraf davalı eştir.


Taraflar arasındaki sorunlar artık evlilik birliğinin devamını müvekkil yönünden imkansız hale getirdiğinde müvekkil davalıya müşterek bir çocukları olduğunu boşanacaklarsa çocuğun ve kendisinin daha çok yıpranmasını istemediğini ve bu nedenle anlaşmalı olarak boşanmayı teklif etmesine rağmen davalı kabul etmemiş, çocuk için ödeyeceği nafaka konusunda dahi pazarlık yapmıştır. 1 kutu mamanın bile 400 TL olduğu, bez fiyatlarının çok artış gösterdiği bu dönemde, bebek kremleri, bebek kıyafetleri, bebek bakıcısı, doktor muayenesi ve kontrolleri, bebek kıyafetleri vs gibi harcamalar karşılığıda davalının teklif ettiği 1000TL komik bir rakamdır. Çocuğun her ay 5000TL gideri vardır. Ayrıca davalı eşin tek çocuk olmasından dolayı da maddi durumu oldukça iyidir. Ailesinin ekonomik durumu çok iyi olduğu için davalı ailesinden destek almaktadır. Ailesiyle birlikte yaşamaktadır. Davalı kolejlerde, özel üniversitede okumuştur.

Yine müvekkil hamileyken yaşatılan stres nedeniyle düşük tehlikesi geçirmesi defalarca doktorlar tarafından düşüğü önlemek için ilaç reçete edilmesi, hamilelik zaten hassas bir dönem iken üzerine davalı ve ailesi yüzünden defalarca boşanma raddesine gelmişlerdir. Maddi ve manevi tazminat taleplerimizin değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulmasını talep ediyoruz.


Boşanma davalarında maddi ve manevi tazminatı düzenleyen TMK’nın 174. maddesine göre;“Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.” denmektedir. Buna göre ;Mevcut ve beklenen menfaatleri boşanma sebebi ile zedelenen ve boşanmaya sebep olan olaylarda kusuru bulunmayan müvekkil lehine 300.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesine,


Davalının bu çirkin davranışları müvekkilimin kişilik haklarını ağır ölçüde zedelemiştir. Davacı müvekkilim, davalının kendisine yönelik bu tehditleri, hareketleri ile kıskançlığı karşısında fazlasıyla yıpranmıştır. Yüksek Mahkeme, ailesinin evliliğe aşırı müdahalesini engelleyemeyen tarafın boşanma davasında ağır kusurlu olduğuna ve tazminat ödemesi gerektiğine hükmetmiştir. 


Yukarıda belirttiğimiz nedenlerden dolayı davacı müvekkilin davalı eşten yaşamış olduğu bu üzüntüleri ve uğramış olduğu fiziksel ve psikolojik şiddeti bir nebzede olsa hafifletmek adına 300.000,00 TL manevi tazminat talebi bulunmaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle öncelikle, müşterek çocuk ...............'nın ruh sağlığını ve gelişimini korumak için velayetlerinin dava süresince tedbiren ve dava sonuçlanınca kesin olarak müvekkilime verilmesine, müşterek çocuk için aylık 2.500,00TL tedbir ve iştirak nafakasına, tarafların TMK’nın ilgili maddeleri gereği boşanmalarına ve davacı müvekkilim lehine 300.000,00 TL maddi ve 300.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ederiz.


HUKUKİ NEDENLER : Türk Medeni Kanunu, HMK ve diğer tüm yasal mevzuat hükümleri


HUKUKİ DELİLLER :
1-Mali ve ekonomik durum araştırması

2-Müvekkil ile davalı arasındaki SMS, whatsapp yazışmaları 

3- Ses kaydı ve görüntü kayıtları

4- Davalının adına kayıtlı .......................... hattın arama, SMS ve HTS kayıtları

5-Müvekkilin darp edildiğini gösterir fotoğraflar

6-Müvekkilin darp edildiğini gösterir raporlar

7-Tanık beyanları ( İsim ve adreslerini daha sonra bildireceğiz.) Tanıklar davalının şiddet eğilimli tavır ve davranışları, ruh sağlığı ve psikolojisinin bozuk olması sebebiyle ilaç kullandığı ve psikiyatriye gittiği tedavi olduğu, davalının ailesinin evlilik hayatına ve müvekkile müdahalesi, davalı ve ailesinin müvekkile fiziki ve psikolojik şiddet uyguladığı... vb. Dava dilekçemizde ileri sürülen olaylar ve davalının tam ve kusurlu davranışları konusunda görgü ve bilgilerini sunacaklardır.

9-Davalının sabıka kaydı 

10- Davalı, anne ve babasının kullandığı psikiyatrik ilaçların Sağlık Bakanlığından celbi

11-Bilirkişi,

12-Uzman Görüşü, 

13-Gerektiğinde Keşif ve yemin dahil yasal her türlü delil.


SONUÇ VE İSTEM  : Yukarıda açıklanan ve Sayın Mahkemenizce re’sen göz önünde bulundurulacak nedenlerle; öncelikle tedbir talebimizin kabulü ile '.................................................................' adresindeki evin müvekkil ve çocuğuna tahsis edilmesine ve aile konutu şerhi konulmasına,

1)Öncelikle tarafların hayata kast, pek kötü muamele nedeniyle boşanmalarına, olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların BOŞANMALARINA ,

 

 2)Müşterek çocuk ..................................'ın velayetinin dava süresince tedbiren, dava sonuçlanınca kesin olarak davacı müvekkile verilmesine,


3)Müşterek çocuk ........................... için aylık 2.500,00TL dava süresince tedbir boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakası olarak davalıdan tahsiline


4)Müvekkil davacı lehine 300.000,00 TL (üç yüz bin TL) maddi ve 300.000,00 TL (üç yüz bin TL) manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline hükmedilmesine,


5)Yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim. 02/03/2022

DAVACI VEKİLİ

 

ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI DAVA DİLEKÇESİ, Avukat Gizem Gül Uzun tarafından hazırlanmıştır.

AVUKAT GİZEM GÜL UZUN